cash. Hamilelik döneminde ultrason muayenesi sıklığı en fazla olan ülkelerden biri de Türkiye. Gelişmiş ülkelerde bu muayene normal şartlarda 3-4 kez, ülkemizde ise yaklaşık 11-12 kez yapılıyor. Giriş Tarihi 1357 Son Güncelleme 1653 Anne-baba adaylarının cephesinden bakınca bebeğiyle ilk tanışmaya ve ondan haber almaya uzaktan da olsa vesile olan bir uygulama ultrason muayenesi! O yüzden pek bir seviliyor. Asıl sebebin elbette bebeklerle tanışmak olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu muayene, esas olarak anne karnındaki bebeklerin sağlık durumu hakkında önemli veriler sağlıyor. Peki, bu muayene neden bizim ülkemizde gelişmiş ülkelere oranla daha fazla sıklıkta uygulanıyor? Ultrason muayeneleri sakıncalı mı? Her şeyin yolunda gittiği hamileliklerde, anne-baba adayları ultrason muayenesi sıklığını azaltmayı doktorlarına teklif edebilirler mi? Tüm bu soruları yönelttiğimiz Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Birgül Karakoç, ortada bir sağlık sorunu yokken çok sık girilen ultrason muayenelerinin hem gereksiz masrafa hem de hamileliğin seyriyle ilgili yanlış tahminlere neden olabildiğini söylüyor. Ultrason uygulamalarının anomali tespiti açısından önemini danıştığımız Riskli Hamilelikler Uzmanı ve Perinatolog Prof. Dr. Recep Has ise, özellikle 18-23. haftalar arasında yapılan ayrıntılı ultrason incelemesinin anomali tespiti açısından önemli olduğunu ve bu incelemenin atlanmaması gerektiğinin altını çiziyor. Ultrason muayenesi neden yapılır? Hamileliğin ilk 3 ayında; - Dış gebelik var mı kontrol edilir. - Hamileliğin çoğul olup olmadığı belirlenir. - İkiz bebekler tek kesede mi, yoksa iki ayrı kesede mi belirlenir. - Belirgin yapısal ve kromozomal bozukluklar saptanır. - Hamilelik gelişiminin normal olup olmadığı kontrol edilir. - Düşük tehdidi varlığında ceninin canlılığını devam ettirip ettirmediği saptanır. Hamileliğin ikinci 3 ayında; - Anne karnında bebeğin anatomisi değerlendirilir ve bozukluklar tespit edilir. - Plasentanın rahim içindeki yerleşimine bakılır. - Amniyon sıvısının miktarı ölçülür. - Bebeğe ve rahme giden kan akımları ölçülür. - Rahim ağzı uzunluğuna bakılır ve erken doğum riski araştırılır. Hamileliğin son 3 ayında; - Anne karnındaki bebeğin gelişim durumuna, amniyon sıvısının fazlalığı ya da azlığına ve kan akımı düzeylerine bakılır. - İlk aylarda tanımlanmamış olan bozukluklar saptanır. - Plasentanın yerleşim yeri ve yaşı saptanır. - Bebeğin anne karnındaki duruşu ve pozisyonu tespit edilir. Hangi sıklıkta ultrason yapılmalı? Hamilelikte ultrason, Avrupa'da "rutin", Amerika'da ise "gereken durumlarda" yapılır. Amerika'da Obstetrisyen ve Jinekologlar Akademisi ACOG , hamilelikte rutin yapılan ultrasonun bebekte sakatlık, ölüm ve gereksiz girişimleri azaltmadığını ileri sürerek, bu uygulamaya karşı çıkmış ve sadece çok gerekli durumlarda kullanımını savunmuştur. İsviçre'de hamilelikte yapılan ortalama ultrason sıklığı olarak bildirilmiş, bu incelemelerin yüzde 36'sını rutin tarama oluştururken, ultrason olgularının yüzde 48'i ise medikal bir sorun nedeniyle yapılmıştır. Türkiye'de ise bir anne adayı hamileliği boyunca yaklaşık olarak 11-12 kez ultrason muayenesine girer. Her ay yapılan ve etkin olmayan bu tür bir inceleme yöntemi, gereksiz masrafa ve yanlış tahmine neden olur. Bunun yerini, hamileliğin belli dönemlerinde bilinçli ve etkili ultrason incelemeleri almalıdır. Ultrason bebeğe zarar verir mi? Günümüzde ultrason cihazlarının güvenli olmaları için çalışma sayısı oldukça fazla. Özellikle ses dalgalarının yol açtığı doku ısınmasına dikkat etmek gerekir. Doppler incelemeleri, hamileliğin ilk haftalarında kısa süreli uygulanırsa ısı riski azaltılır. Ultrason incelemesi sırasındaki ısı artışının ne gibi problemlere yol açacağı henüz net değildir. Bir araştırmada 2 dakikadan uzun süreli bir uygulamanın olumsuz etkileri olduğu görülmüştür. Ultrasonun ısı etkisi dışında mekanik etkileri de mevcuttur. Bebeğin içinde bulunduğu sıvıda bir akım oluşturur. Ayrıca hücreleri birbirinden ayırabilir. Bu etkiler çok küçük düzeydedir ve zarar verme olasılığı düşüktür. Bu konular hakkında çok güçlü kanıtlar yoktur. Fakat yine de gereksiz yere fazla sayıda ultrason yapılmamalıdır. Sağlıklı giden ve herhangi bir risk faktörü taşımayan bir hamilelikte yapılan sık ultrasonun bebek üzerine herhangi bir olumlu etkisi yoktur. Tanısal ultrasonun yapılan epidemiyolojik çalışmalarında, kullanımın artmasıyla bebeklerde anomali riskinin arttığına yönelik olumsuz bir durum da gösterilmemiştir. 3 ve 4 boyutlu ultrasonların etkileri neler? 3 ve 4 boyutlu ultrasonlarda enerji çıkışı daha fazladır. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında organ gelişimi olduğundan, hücre bölünme hızı daha yüksek, kan akımı sınırlı, cenin ise küçüktür. Bu nedenle ultrason da bir enerji modalitesi olduğundan daha dikkatli olunmalıdır. Hamilelikte ultrason konusunda bilinçli olunmalı ve uygun olan en düşük doz prensibine uyulmalıdır. Özellikle doppler çok gerekmedikçe hamileliğin 10-12. haftaları arasında kullanılmamalıdır. Anne adayı gerekmedikçe ultrasona girmemeyi doktoruna talep edebilir mi? Gelişmiş ülkelerde ultrason muayenesi, normal giden hamileliklerde genellikle 3 kez yapılır. Örneğin; Amerika'da, sağlık kurumları hamilelikte toplam 3 ultrason ücretini öder. Eğer anne adayı fazladan ultrason muayenesi olmak isterse, ücretini kendi öder. Hamilelik takibinde öncelikle tüm riskler anlatılıp, buna göre önlemlerin alınması gerekir. Ancak Türkiye'de bu konuyla ilgili verilmiş ortak bir karar yoktur. Bu durum tamamen ülkelerin sağlık sistemleriyle alakalıdır. Anne adayları, hamileliğin başında, doktorundan "gerekmedikçe" yani rutin ayda bir olacak şekilde ultrasona girmemeyi talep edebilir. Aileden böyle bir talep geldiği takdirde doktorlar karşı çıkmayacaklardır. Ancak Türkiye'de ultrason, bir eğlence aracı gibi görülür ve tam tersi bir durum söz konusudur. "Niçin kısa bakıldı? Ama ben göremedim. Eli nerede? Kardeşi el sallasın." gibi istekler söz konusudur maalesef. Ultrason uygulaması nasıl ortaya çıkmış? Ultrason uygulaması, ilk olarak 1955 yılında İskoçya'daki bir doğum uzmanı olan Ian Donald'ın metaldeki kusurları tespit etmek için kullanılan endüstriyel ultrason makinesinden esinlenmesiyle başladı. Farklı tümörlerin farklı yankılar ürettiğini keşfetti ve ultrasonun sadece karın tümörlerini tespitte değil, aynı zamanda hamilelikte de kullanılabileceğini düşündü. Tıbbi dergilerde yer alan makalelerle kullanımı dünyaya hızla yayıldı. Ultrason, tıpta özellikle kadın doğum alanında çok büyük etkiler oluşturmuştur. "Önerilenden fazla ultrasona girilmemeli" Ultrason uzun yıllardır hamilelikte kullanılır ve çalışmaların hem anne hem de bebek için güvenli olduğuna işaret edilir, ancak buna rağmen; disleksi, epilepsi, zeka geriliği ve şizofreni gibi nörogelişimsel problemlerde, ultrason ile bağlantılı durumları ortaya koyan araştırmalar mevcuttur. Hamilelik takibinde anne ve bebek bir bütün olarak değerlendirilmeli ve her aşamada her ikisinin de sağlığına dikkat edilmelidir. Bu yüzden herhangi bir sağlık sorunu olmadıkça, sağlıklı giden hamileliklerde, önerilenden fazla ultrasona girmeye gerek yoktur. Op. Dr. Birgül Karakoç "Anomali tespiti hiçbir zaman yüzde 100 sonuç vermez" Riskli Hamilelikler Uzmanı ve Perinatolog Prof. Dr. Recep Has Ultrasonla anomali tespitinin yapılması; ultrason incelemesini yapan kişinin tecrübesine, ultrason cihazının kapasitesine ve hangi hamilelik haftasında bakıldığına göre değişir. Hiçbir zaman yüzde 100 tanı koyma ihtimali yoktur. Ultrason sonuçta bir görüntüleme yöntemidir ve bazı hastalıklar görülmez. Anne karnında bebek hızlı bir gelişme aşamasında olduğu için, birçok organa ait kusur, sonradan belirti verebilir. Özellikle beyin gelişimi geç ve doğumdan sonra da devam eden bir süreçtir. Ayrıca enfeksiyon, kanama ve tümör gibi bazı hastalıklar anne karnında da hamileliğin değişik dönemlerinde ortaya çıkabilir. Yani muayene sırasında olmayıp, sonradan meydana gelebilir. Bebekteki anomalilerin teşhisi için yapılması gereken inceleme, ayrıntılı ultrason incelemesidir. Bu inceleme için tercih edilen 18-23. hamilelik haftaları arasıdır ve bu haftalarda majör anomalilerin ortalama yüzde 60-75 kadarının doğum öncesi tanısı koyulabilir. Anomalinin ne olduğuna göre tanı gücü değişir. Örneğin; kafatası yokluğu gibi çok bariz anomalilerin tanısı yüzde 100'e yakın konulabilirken, beyin kıvrımlarıyla ilgili problemleri teşhis etmek hiç mümkün olmayabilir. Bazı anomalilerin tanısı ileri hamilelik haftalarında koyulabilir. Sonuç olarak hamilelik sırasında bebekteki hastalıkların hepsinin tanısı ultrasonla mümkün değildir. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği ultrason sıklığı Dünya Sağlık Örgütü, sağlık teknolojilerinin yaygın kullanılmadan önce kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgular. Hamilelik sırasında ultrasonla tarama, yeterli bir değerlendirme yapılmaksızın yaygın şekilde kullanılır. Ultrason kullanımının güvenliği konusunda bilgiler henüz çok yeterli değildir. Dünya Sağlık Örgütü; hamilelik sırasında ultrason taraması hakkındaki bilinen ve bilinmeyen hususlar ile ilgili anne adaylarının açıkça bilgilendirilmelerini önerir. 11-14. hamilelik haftalarında ense kalınlığı ölçümü ve erken anomali taraması, 18-23. hamilelik haftalarında genetik ultrason, 28-32. hamilelik haftalarında bebek gelişiminin değerlendirilmesi, 37-40. hamilelik haftalarında bebek pozisyonu ve amniyon sıvısı değerlendirmesi gibi 4 ayrı dönemde yapılacak incelemeleri yeterli bulur. Özel koşulları bulunan hamileliklerde bu takipler farklılaştırılabilir. Bebekler anne karnında ultrasonda ilk olarak kese şeklinde gözlemlenir. Haftaların ilerlemesi ile bebek hareketleri ve kalp atışları da ultrasonda Ultrasonda Ne Zaman Belli Olur?Ultrasonda Embriyo Tutunması Kaçıncı Haftada Gözükür?Bebeklerin Kalp Atışları Kaçıncı Olduğu Zaman Duyulur?Gebelik Ultrasonda Ne Zaman Belli Olur?Gebelik ultrasonda ne zaman görülür, gebelik ilk dönemler anne adayı için heyecan verici ve karmaşık bir süreçten oluşur. Bebek anne rahmine yerleştikten sonra gebelik ile alakalı süreç günlük olarak işlemeye başlar. Hamileliğin başlama zamanın ilk ne zaman olduğunun bilinmesi yani en son regl kanamasının ilk tarihi bilinmesi cihazında bebeğin kesesinin görülmesi, hamileliğin kaçıncı haftasında doğru olduğu da bebeğin gelişimi ile alakalıdır. Hamilelik dönemin anne adayının en son regl kanamasının ilk gününden başlayarak 40 haftada devam eder. Bu süreç içinde bebeğin gelişimi günlük olarak ve haftalık olarak değişmektedir. Gebelik döneminde yapılacak olan ultrason uygulaması özellikle hamileliğin ilk haftalarında değerlendirme açısından çok önemlidir. Bebeğin ultrasonda görünür duruma gelmesi adına kesesinin oluşması gerekir. Bundan dolayı regl döneminin geçmesinden sonra hamilelik ile alakalı olarak ne zaman test yapılması gerektiğini doktor söyler. Yapılan ilk test önemlidir. Hamilelik isteyen ailelerin gebelik sürecine girmeden birkaç ay önce muayene olması gerekir. Vitaminler ve alınması gereken diğer destekler hamilelik sürecin daha düzgün geçmesini gebelik ilk için ne zaman hazırlanmaya başlayacaklarını jinekolog belirler. Hamilelik dönemine önceden hazırlanmak embriyo tutunmasını kolaylaştırır. Ultrasonda Embriyo Tutunması Kaçıncı Haftada Gözükür?Gebelik oluşumu için ilk olarak yumurtalıklarda yumurtaların olduğu tespiti yapılır ve gorulur. Sürecin tamamında bebek için rahim kendini ayarlar. Hamilelik oluşmasından sonra gebelik testleri ile bebek tutulumu belli olur ve anlaşılır. Ultrasonda bebekler hamilelik döneminde ne zaman görülür ve kaçıncı haftada görüntüleri görülür, 5 ila 6 haftaların içinde görüntüleri gözlemlenir ve ilk bu zaman içinde belli olur. Ultrason muayene işlemi nasıl vajinadan ve karından yapılarak bebek görünür. Gebeliğin kaçıncı haftasında bebek kesesi görünür, 5 haftasında görünür. Regl dönemini 1 haftalık süreç geçtiyse vajinal olan ultrason yardımı ile ilk kez bebek olduğu anlaşılır. Karından bakılacak olan ultroson işlemi ile kese ilk ne zaman belli olur, 6. hafta içinde kaçıncı haftasından sonra hangi hormon yükselir ve seviyesi kaç olur, Human Choriyonik Gonadotropin hormonu yükselir. Zaman içinde hormon seviyesinde yükselmeler meydana gelir. Gebelik ile alakalı test idrardan yapılması için HCG hormonun yükselmesi ve idrarda çıkması gerekir. Kaçıncı günden itibaren hormon yükselir ve olduğu seviyenin ne kadar üstüne çıkar, 5 haftayı geçen anne adaylarında hormonun değerinin 500 ila 1000 IU/mL seviyesine ulaşması gerekir. Karın bölgesinden yapılacak olan ultrason uygulamasında hormon seviyesinin 5000 IU/ml seviyesine yükselmesi gerekir. Bebeklerin Kalp Atışları Kaçıncı Olduğu Zaman Duyulur?Bebeklerin kalp atışları olduğu zamanı dinlemek için 6 hafta 4 günün geçmesi gerekir. Kaç hafta dolduğunda bebeklerin hareketleri gözlemlenir, 8 hafta dolduğunda gözlemlenir. Vajinal uygulama olduğu zaman daha erken karnında bebek olduğu zaman 9. haftadan itibaren anne adayı tarafından fark edilmeye başlar. Ultrasonda bebeklerin hareketleri belli olurmu, yapılacak olan muayene esnasında hareketler gözlemlenir. Özellikle vajinal muayene olduğu zaman prob adı verilen alet rahimin içine girdiğinde refleks olarak bebekler hareket ederler. Erken dönemde yapılacak olan muayenelerde bebekler küçük olduğu için hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi gerçekten imkânsızdır. 9 hafta içinde anne adayı bebek hareketleri ile bağırsak hareketlerini de karıştırabilir. Bu haftada bebek hareketleri bazı annelerde tam anlamı ile adayları da bağırsaklarda bulunan hareketlenme ile bebeğin hareketlerini karıştırarak heyecan yaşarlar. Bebeklerin hareketlerini hissetmek adına tam anlamı ile 9 haftanın geçmesini beklemek daha sağlıklı olacaktır. Babanın bebeklerin hareketlerini duyması ise daha uzun bir zaman alır. Ultrasonda ise daha kısa zaman içinde görülür. Bebekler büyüdükçe anne adaylarının rahim duvarlarını etkileyecek olan etkiye sahip olurlar. Bu hareketler anneler tarafından kısa süre içinde hissedilir. Özellikle 16 hafta sonra çiftler bebeklerinin hareketleri ile alakalı daha farklı heyecanları yaşamaya başlar. İlk gebelikte bu durum 20. Haftada içinde hissedilir ama ikinci gebeliği olan kişiler bunu daha erken dönemde hisseder. Gebelik dönemleri anneler için özel olan dönemler içinde yer sürecin en doğru şekilde ve en sağlıklı şekilde atlatılması oldukça önemlidir. Ayrıca annelerin psikolojik açıdan hissettiği her türlü zorlukta bebeklerde etkilenecektir. Bunun içinde annelerin bu süreci en sağlıklı ve psikolojik açıdan en doğru şekilde atlatmaları önemlidir. Bunun içinde babaların ve çevrede bulunan kişilerin yardımcı olması UZMANIUzm. Dr. Nahas Hikmet KESKİNEĞE yayınlanan tüm makaleler, Özel Ankara Cerrahi Tıp Merkezi uzmanlarının kontrolünde doğrulanır, düzenlenir ve yayına uygun hale getirilir. web sitesinde okuduğunuz makaleler ile ilgili tüm şikayetlerinizi, önerilerinizi ve düşüncelerinizi iletişim sayfamızdaki formu doldurarak Bebeğin bütün organlarıyla birlikte kafa kemiği, beyni, yüzü, göğüs kafesinin içi, karnının içindeki organlar, kol ve bacakları ve omurgası detaylı bir şekilde incelenir. Öte yanda yapılan ultrason testine rahim ağzının uzunluğu ve bebeğin suyu da incelemeye tabi tutulur. Edwards sendromu Plesenta problemleri Bebeğin el ve ayaklardaki kemik sayılarında veya şekilde bozukluk olması Hidrosefali Bağırsakların yer aldığı karın duvarı anormalliği Uzuvlarda eksiklik veya kısalık olması Büyük böbrek problemleri Karaciğerin yer aldığı karın duvarı anormalliği Omurilikte problemler Göğüs veya karında oluşan problemler Anensefali Bebeğin kafatasında oluşan problemler Kalpte belirgin yapısal gelişim problemleri Yüzdeki problemler Omurgadaki gelişimsel problemler Kalp problemleri Detaylı ultrason nasıl yapılır? 20-30 dakika arasında süren bir işlemdir. Bu işlemlerin uygulama sırası şu şekildedir Öncelikle anne adayının yatağa yatması istenir. Ardından anne adayının karnına jel sürülür ve prob uç vasıtasıyla bebek görüntülenir. Söz konusu görüntüler monitör üzerinden izlenir Gereken raporlar radyoloji uzmanı tarafından hazırlanır ve anne adayıyla paylaşılır. Görüntüleme işlemine rahmin yüzeyinden ve yumurtalıklardan başlanır. Burada kist, miyom gibi yapılar mevcut ise bu gibi durumlar tespit edilir. Rahmin ağzının ne kadar uzun olduğu incelenir. Uzunluğun 3 santimetrede daha uzun olması beklenir. Bu işlemin hemen ardından bebek incelemeye alınır. Bu aşamada bebeğin kol ve bacakları, genital bölgesi, karnı, kalbi, göğüs kafesi, kafası ve boynu incelenir. Detaylı ultrasın kaç kez yapılabilir. Gerekli görüldüğü takdirde ilk uygulamanın ardından yaklaşık 4 hafta kadar zaman geçtikten sonra tekrardan detaylı ultrason yapılabilir. Bu yöndeki en doğru karar uzman doktor tarafından verilecektir. Ancak gebelik süresine olumsuz yönde etki eden bir problemden söz edilmiyorsa 2. Kez uygulanmasına gerek duyulmayabilir. 7 aylık hamileyim. Hamileliğimin 26. haftasına kadar yapılan test ve izlenimlerde her şey normal çıktı. Son olarak doktorum detaylı ultrasona da girmemi istedi. Detaylı ultrason 23. haftada yapılırken bana 26. haftada yapıldı. Doktor bebeğin ense kalınlığını fazla buldu ama ölçülmesi gereken haftada değilsin bu ölçüm doğru olmayabilir dedi. Ardından böbreklerinde ve değerlerinde hafif bir genişleme olduğunu bu durumun ise normalde erkek çocuklarında görüldüğünü doğumdan sonra geçtiğini söyledi fakat iki belirteç down sendromu olma riskini artırıyor, istersen göbek kordonundan kan alınıp bakılabilir, %90 bir şey çıkmaz ama söylemek zorundayım dedi. Kendi doktorum ise her şeyin normal olduğunu söyledi ama bütün keyfim kaçtı. Ne yapmalıyım sizce? Doğuma 2 ay kalmış zaten. 2li, 3lü testlerim, takiplerim hep normal Hidrosalpinks Nedir?Hidrosalpinksin NedenleriRahimde Sıvı Birikmesinin Belirtileri Nelerdir?Tüplerde Sıvı Biriktiği Nasıl Anlaşılır? Rahimde Sıvı Birikmesinin Tedavisi Nasıl Olur?Tüplerde Sıvı Varsa Hamile Kalınabilir mi?Tüplerde Sıvı Birikmesi En Çok Kimlerde Görülür? Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin bazıları çok kısa sürede hamile kalmayı başarabiliyorken, bazı çiftler ise uzun süre denemelerine rağmen mutlu sona ulaşamayabilirler. Gebeliğe engel oluşturabilecek fizyolojik veya psikolojik birçok sebep bulunmaktadır ve rahimde sıvı birikmesi durumu, bu sebeplerden biridir. Kişilerin çocuk sahibi olmayı henüz düşünmedikleri zamanlarda kendini belli etmeyen ve anlaşılmayan, ancak hamile kalmaya karar verip de kalınamadığında tespit edilen bu rahatsızlık, tüplerin sıvıyla dolarak tıkalı olması nedeniyle kadınların gebelik şansını azaltmaktadır. Peki tüplerde sıvı birikimi nedir, belirtileri nelerdir, neden olur ve nasıl tedavi edilir? Hidrosalpinks Nedir? Bir kadında gebelik oluşabilmesi için, yumurtalıklarda üretilmiş yumurta hücresinin fallop tüpü kanallarından geçerek rahme taşınması ve döllenme sonrasında buraya yerleşmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde gebelik meydana gelebilmektedir. Fakat bazı durumlarda fallop tüplerinin uç kısımları birbirine yapışır. Yumurta kanallarının iç dokusu tarafından üretilen sıvı, kanal duvarlarında bulunan titrek uçlu tüyler ile dışarıya aktarılamaz ve sıvı kanallarda birikmeye başlar. Bu şekilde fallop tüplerinin sıvıyla dolarak tıkanması olayına, tüplerde/ rahimde sıvı birikmesi’ veya tıp dilindeki adıyla hidrosalpinks’ denir. Hidrosalpinks varlığında, yumurta hücresi kanallar tıkalı olduğu için rahme doğru taşınamaz. Ayrıca bu sıvı, kanalların iç doku yapısını bozarak görevini yapmasına da engel olur. Hidrosalpinksin Nedenleri Bebek sahibi olmaya çalışan biriyseniz ve doktorunuz tarafından size hidrosalpinks teşhisi koyulduysa, rahimde sıvı birikmesi neden olur?’ sorusunun cevabını merak etmeye başlarsınız. Normalde yumurta kanallarında üretilen salgı, kanalın içerisinden geçerek tüplerin açık olan ucundan karın boşluğuna akmaktadır. Kanalların kapalı olması durumunda ise bu salgı, ters tarafa doğru akmaya ve rahimde birikmeye başlar. Tüplerde sıvı birikmesi nedenleri şu şekildedir; Doğuştan tüplerin yapışık olması Bazı kadınlar, fallop tüplerinden biri veya her ikisi birbirine yapışık olarak dünyaya gelir. Doğuştan kaynaklanan tüp yapışıklıklarında rahimde sıvı, yani rahimdeki kanallara sıvı dolması söz konusudur. Önceden cerrahi bir operasyon geçirilmesi Endometriozis gibi üreme kanallarında yapışma ve tıkanıklığa yol açan hastalıklardan kaynaklı olarak geçirilmiş cerrahi operasyonlar da hidrosalpinkse neden olabilir. Enfeksiyonlar Cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar ve enfeksiyonlar, tüplerin tıkanmasına yol açabilir. Klamidya ve golore gibi enfeksiyonlar, tüplerin ucunda iltihaplanmaya yol açarak tıkanıklık yaratabilmektedir. Önceden geçirilmiş bazı hastalıklar Kolon kanseri, tüberküloz ve yumurtalık kanseri gibi hastalıklar, kanalların tıkanmasına neden olabilir. Kürtaj Daha önceden yaşanmış bir kürtaj işlemi, enfeksiyona yakalanmanıza ve kanal tıkanıklığına sebep olabilir. Rahimde Sıvı Birikmesinin Belirtileri Nelerdir? Rahimde sıvı birikmesi, her kadında aynı belirtileri göstermeyebilir. Bazı kadınlar gebe kalmaya çalışıp kalamayana ve doktoru tarafından bu sorun teşhis edilene kadar hiçbir belirti yaşamazken, bazı kadınlarda ise dönemsel bazı işaretler görülebilmektedir. Cinsel ilişki sırasında kasıklarda yaşanan şiddetli ağrı Pembe renkli sulu akıntı Kasık bölgesinde bası hissi, bu belirtiler arasındadır. Hidrosalpinksin belirtileri, sürekliliği olan şikayetler olmadığı ve zaman zaman gidip gelen işaretlerden ibaret olduğu için çoğu zaman başka rahatsızlıklarla karıştırılmaktadır. Ancak kasıkta baskı veya ağrı hissedilmesi, vajinal ağrılardan farklıdır ve bu ayrım iyi yapılmalıdır. Bu belirtilerden herhangi birini bir dönem yaşamış olma ihtimâliniz olabildiği gibi, yıllarca hiçbir belirti göstermemiş de olabilirsiniz. Bu aşamada rahatsızlığın belirtileri, teşhis ve tanı koymada çok faydalı olmayabilir. Tüplerde Sıvı Biriktiği Nasıl Anlaşılır? Kadınların, yumurta kanallarının tıkandığını ve rahimde sıvı birikmesi olduğunu anlayabilmeleri mümkün değildir. Bu sorun için olası belirtiler de çok yönlendirici olmamaktadır. Çünkü kasıkta ağrı ve akıntı gibi şikayetler, farklı yorumlanabilir ve tespiti zor olabilir. Hastalığın tespiti, alanının uzmanı bir doktor tarafından üç şekilde yapılabilir; Ultrason Rahimde biriken sıvı, basit bir ultrason kontrolünde tespit edilebilmektedir. Ancak ultrasonla fark edilen sıvı, bazı durumlarda içi sıvı dolu kistlerle karıştırılabilmekte, bu da sorunun tespitini zorlaştırmakta veya geciktirmektedir. Bu gibi durumlarda HSG yöntemi tercih edilir. Histerosalpingografi HSG İlaçlı rahim filmi’ de denilen histerosalpingografi, rahimde ve tüplerde biriken sıvının ve tıkanmaların tam teşhisinin yapılabildiği detaylı bir yöntemdir. Ultrasondan farklı olarak, HSG yönteminde kanallara radyo opak madde yollanarak X ışınlı görüntü elde edilir ve tek tüpün veya her iki tüpün bu madde ile dolarak şiştiği gözlemlenir. Böylece tıkanıklık net bir şekilde tespit edilerek tanı konulur. Laparoskopi Yumurtalık kanalının rahme giriş noktasından başlayan tıkanıklıklarda HSG yöntemi yararlı olmayabilir ve rahim filmi hatalı sonuç verebilir. Bu tarz durumlarda genel anestezi uygulanarak göbek deliğinden ince teleskobik bir aletin sokulması yöntemi ile karın boşluğu, rahim ve kanallar görülebilir ve tanı konulabilir. Rahimde Sıvı Birikmesinin Tedavisi Nasıl Olur? Rahimde sıvı birikmesi tedavisi için, öncelikle çiftlerin bir konuda karar vermesi gerekmektedir. Bu karar doğrultusunda tedavinin şekli belli olacaktır. Eğer çiftler bebek istemiyorlarsa; Herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmayabilir. Bunun sonucunda tanının konulmasının ardından hasta, enfeksiyon riskine karşı takibe alınarak düzenli kontrollere çağırılır. Ancak ağrının giderilemediği ve ağrı kesici ilaçların işe yaramadığı durumlarda cerrahi müdahale söz konusu olabilir. Eğer çiftler çocuk sahibi olmayı arzu ediyorlarsa; Tıkanıklık veya fallop tüpündeki iltihap erken teşhis edilmişse, uygun bir antibiyotik tedavisi işe yarayabilir. Ancak tekrar etme riski vardır. Tanı hamile kalamama durumu yaşanması sonrasında konmuşsa ve gebelik isteniyorsa, laparoskopi yöntemi ile tıkalı tüp alınabilir. Tüp bebek tedavisinde yumurta kanalına ihtiyaç duyulmadığı için, tıkalı tüpün alınmasında sakınca yoktur. Ancak tıkalı tüpün alınması için cerrahi bir müdahale yapılması istenmiyorsa, tıkalı tüpten rahme sıvı akışı olabileceği riski göz önüne alınmalıdır. Çünkü bu durumda, tüp bebek tedavisinin başarı oranı düşebilir. Bu gibi durumlarda uzmanların tavsiyesi, tıkanmış tüpün alınması yönündedir. Kısacası, hastanın durumu ve istekleri göz önüne alınarak tedavi şekline doktorla birlikte karar verilmelidir. Tüplerde Sıvı Varsa Hamile Kalınabilir mi? Fallop tüpünde oluşan tıkanıklık, yumurtanın rahme ilerlemesini engelleyerek doğal yolla hamilelik oluşma şansını ortadan kaldırmaktadır. Rahimde sıvı birikmesi ise, embriyonun rahim duvarına tutunmasını zorlaştırmaktadır. Her iki durumda da hamileliğin devam etme olasılığı çok düşüktür ve genelde bu tür gebelikler, dış gebelik olarak düşükle sonlanmaktadır. Fakat bu hastaların kısırlık tedavileri ve tüp bebek yöntemi ile hamile kalmaları mümkün olabilmektedir. Tüplerde Sıvı Birikmesi En Çok Kimlerde Görülür? Bazı kişiler, yumurtalık kanallarının tıkanması hususunda risk grubunda bulunmakta ve taşıdıkları bu risklerden dolayı tüplerde sıvı birikmesi bu kişilerde daha sık gözlemlenmektedir. Cinsel yönden aktif olan genç kadınlar Vücudu enfeksiyonlara açık olanlar Korunmasız ilişki yaşayanlar Cinsel yolla bulaşıcı hastalık taşıyanlar Cinsel hayatı tek eşli olmayanlar Uzman olmayan kişiler tarafından cerrahi operasyon geçirmiş olanlar risk altındadır. Rahimde sıvı birikmesi yaşama riski taşıyan kadınların, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı önlem almaları ve erken teşhis için düzenli kontrollerini yaptırmaları tavsiye edilmektedir. “Hamile Kalmak İçin Neler Yapabilirsiniz?” konulu yazımızı inceleyebilirsiniz. Hamile Kalmak İçin Neler Yapabilirsiniz?

sulu ultrasondan sonra hamile kalanlar