TanzimatDönemi Tiyatro Yazarları, Eserleri ve Konuları Namık Kemal: Vatan Yahut Silistre (1873), Zavallı Çocuk (1874), Akif Bey (1874), Gülnihal (1875), Celalettin Harzemşah (1876), Kara Bela (1908). Tiyatro türünde eser veren sanatçılar kimlerdir? Cumhuriyet Dönemi Tiyatro (Oyun) Yazarları ve Eserleri. İbnürrefik Ahmet Nuri
dönemindeBalıkesir ’de yaúayan yazarlar 15’ten fazla tiyatro eseri yazmılar ve nr. 14, 4 Haziran 1302/16 Haziran 1886. 14 Bk. Sabri Cemil Bey, Karesi, nr. 38-90, 3 Rebiülevvel 1334/28 Kanunuevvel 1331. Atatürk döneminde Balıkesir’de tiyatro edebiyatı alanında en fazla eser veren yazarlardan birisi M. Feyzi (Sözener
TiyatroyuTürkiye'de çağdaş bir sanat alanına dönüştürme yolunda ilk büyük katkı ünlü tiyatro ve sinema adamı Muhsin Ertuğrul'dan geldi. 1927'de, Darülbedayi'nin başına geçen Ertuğrul, yerli yazarları yüreklendirmesiyle, izleyiciye sunduğu çağdaş çeviri oyunlarla, sahneleme, oyunculuk ve dekor kullanımında güncel
RönesansDönemi İngiliz Edebiyatı: İngilizcenin yazı diline dönüşmesinde büyük katkıları olan ve Canterbury Hikâyeleri adlı eseri bulunan Chaucer (1340-1400) İngiliz edebiyatında Rönesans’a zemin hazırlayan yazarlardan birisidir.”Elizabeth Dönemi “adı verilen XVI. yüzyılda tiyatro ve şiir türlerinde önemli
18 YÜZYILDA NESİR. 18. yüzyıl nesir sahasında biyofrafik eserler, tarihler, sûrnâmeler, sefâretnâmeler, münşeatlar, dinî ve ahlakî eserler kaleme alınmıştır. Bu yüzyılda genel biyografi alanında, 16. yüzyılda kaleme alınmış Taşköprüzâde’nin Eş-Şakâ’iku’n-nu’mâniyye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmâniyye
cash. Modern anlamda tiyatrodan önce Türk kültüründe yoğun bir şekilde geleneksel oyunlar olarak adlandırdığımız “Karagöz, Orta Oyunu ve Meddah” tiyatroları yer almaktaydı. Ancak Batı’ya kapımızı açtığımız ortalarından sonra edebiyatımızda modern tiyatronun ilk çalışmaları da başlar. Geleneksel oyunların yanında modern çalışmaların yer aldığı “Tanzimat Dönemi’nde Tiyatro” aslında yabancı ve yerli özellikleri iç içe Dönemi TiyatrosuBatı edebiyatlarından etkilenen sanatçılarımız birçok tür gibi tiyatronun da ülkemize gelmesini sağlamıştır. Ancak oyunların sergilenmesinin pahalı olması, ciddi bir hazırlık gerektirmesi ve sahne ihtiyaçlarından dolayı bu dönemde tiyatronun gelişmesi hızlı olmamıştır. Bu nedenle bu sanat dalının gelişmesi sanatçıların kişisel çabaları ve fedakarlıkları neticesinde Döneminde tiyatro alanında atılan ilk adımlar Batı edebiyatlarında yer alan oyunların birebir Türkçeye çevrilmesi ya da bizim kültürümüze uyarlanmasıyla olmuştur. Bu dönemde başta Ahmet Vefik Paşa olmak üzere sanatçılar özellikle Fransız yazar Molière’den yaptıkları çevirilerle bu alanda önemli adımlar atmışlardır. Yine Ahmet Vefik Paşa, Bursa valisi iken burada ilk tiyatro binasını yaptırmış, oyuncu kadrosu oluşturmuş ve yapmış olduğu çevirileri burada Edebiyatı’nda yazılan ilk Türk tiyatro eseri, Şinasi tarafından 1860 yılında yazılan “Şair Evlenmesi” adlı oyundur. Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tek perde olarak yazılan bu oyunun sahnelenmesi ise ancak yıllar sonra gerçekleşebilmiştir. Töresel evlenmeyi konu olarak işleyen oyun modern tiyatronun edebiyatımızdaki ilk yerli örneği olmasına rağmen geleneksel tiyatrodan da güçlü izler Dönemi Edebiyatı’nın en güçlü isimlerinden olan ve birçok türde eser vermiş olan Namık Kemal, tiyatroyla da yakından ilgilenmiştir. Namık Kemal’in ilk tiyatrosu olan ve Türk edebiyatında sahnelenen ilk tiyatro özelliği de taşıyan “Vatan Yahut Silistre”, dört perdelik bir oyun olarak 1872 yılında yazılmıştır. Memleketin savunulması üzerine kurulan oyun vatanseverlik ve kahramanlık gibi duyguları ön plana çıkarmıştır. İstanbul’da sahnelendikten sonra “Vatan” tezahüratlarıyla oyundan çıkan seyircilerin atmış oldukları sloganlar nedeniyle Namık Kemal sürgüne Dönemi’nde tiyatro oyunları 1859 yılında yapılmış olan Gedikpaşa Tiyatro’sunda sergilenmiştir. Daha çok Güllü Agop isminde birinin çalışmalarıyla ayakta duran tiyatro uzun bir süre İstanbul halkına hizmet etmiştir. Türk tiyatrosunun geliştirilmesinde bu tiyatronun oldukça büyük katkısı Dönemi Tiyatro Eserleri ve YazarlarıBu dönemde eser vermiş sanatçılar ve eserleri şu şekildedirİbrahim Şinasi Şair EvlenmesiNamık Kemal Vatan Yahut Silistre 1873, Akif Bey 1874, Celalettin Harzemşah 1876, Gülnihal 1875, Zavallı Çocuk 1874, Kara Bela 1908.Ahmet Mithat Efendi Eyvah 1873, Açık Baş 1879, Çengi yahud Daniş Çelebi 1884, Ahz’ı Sar yahud Avrupa’nın Eski Medeniyeti 1874, Hükm-i Dil 1875, Fürs-i Kadimde bir Facia yahud Siyavuş 1885, Çerkez Özdenleri 1884.Ahmet Vefik Paşa Zor Nikah 1869, Zoraki Tabib 1969, Meraki, Azarya, Tabib-i Aşk, Dekbazlık, Yorgaki Mahmut Ekrem Afife Anjelik 1870, Atala 1873, Vuslat 1874, Çok Bilen Çok Yanılır1875.Abdülhak Hamit Tarhan Eşber 1880, İlhan 1913, Turhan 1916 ve Hakan 1935, Nesteren 1876, Liberte 1913İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR ⇒ Ders Konuları ⇒ Edebiyat Ders Notları ⇒ Tanzimat Dönemi Edebiyatı
Edebi Akımlar Bildiğimiz üzere edebiyatımız tarihsel süreçte hepsi birbirinden farklı birçok alt gruba ayrılmıştır . Peki neden bu kadar farklı grup oluştu ? Çünkü sanat anlayışları farklıydı , hayat görüşleri farklıydı bu sebebten dolayı sanatçılarımız farklı sanat akımları oluşturmuşlardır. Sanat akımını kısaca şöyle açıklayabiliriz ;Sanatta görüş, duyuş, anlayış bakımından yenilikler ortaya koyan, farklılık gösteren harekete “sanat akımı” denir. Peki bu akımlar nelerdir? Bu yazımızda akımların özelliklerini ortaya çıkışını ve temsilcilerini inceleyeceğiz. Yazımızdaki akımlar şunlardır; Hümanizm İnsancılıkKlasisizm KuralcılıkRomantizm CoşumculukRealizm GerçekçilikNatüralizm DoğalcılıkParnasizm Şiirde GerçekçilikSembolizm SimgecilikEmpresyonizm İzlenimcilikFütürizm GelecekçilikDadaizm KurasızlıkSürrealizm GerçeküstücülükEkspresyonizm DışavurumculukEgzistansiyalizm VaroluşçulukModernizmPostmodernizm Hümanizm İnsancılık Hümanizm’in genel anlamı; “insanlık aşkı, insaniyete muhabbet, insancıllık/insancılık; insanı, renk, ırk, din ve mevkiini dikkate almadan sevmek, onun hayrını düşünmek özel anlamı; “Rönesans çağında Eski Yunayı ve Lâtin edebiyatına dönüp ona değer veren, tanıtan, araştıran öğreti”; felsefî anlamı ise; “insanî değerlerin savunulmasını esas alayı dünya görüşü”; “Genel olarak, akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören, bireyin yaratıcı ve ahlâkî gelişiminin, rasyonel ve anlamlı bir biçimde, doğaüstü alana hiç başvurmadan, doğal yoldan gerçekleştirebileceğini belirten ve bu çerçeve içinde insanın doğallığını, özgürlüğünü ve etkinliğini ön plâna çıkartan felsefî belirtileri XIV. yüzyılın başlarında İtalya’da görülmeye başlayan hümanizm ve Rönesans, asıl gücüne XV. yüzyılda ulaştı ve XVI. yüzyılın sonuna kadar da varlığını asıllı Dante 1265-1321, Petrarca 1304-1374 ve Boccacio 1313-1375, hümanizm ve Rönesans’ın ilk müjdecileridir. Söz konusu üç şahsiyet, kendilerini Antik Çağ’a bağlayan, ama yüzyıllar önce kopmuş bulunan kültür ve sanat köprüsünü yeniden kurmaya ve böylece hümanist düşünce ve Rönesans hareketini başlatmaya muvaffak sonra XV. yüzyılda İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere ve Almanya’ya sıçrayan hümanizm ve Rönesans, bu ülkelerde de birbirine çok yakın anlayış içinde hayat bulmuştur. Hümanizmin Özellikleri Hümanist sanatkâr, Antik Yunan ve Lâtin kültür ve sanatına dönerek onu kendine örnek sanat/edebiyatın asıl konusu insandır. Elbette bu insan, evrensel insandır. Hümanistlere göre, doğuştan birtakım zaaflara sahip olan insan, eğitimle belli bir ruh-beden dengesine ulaşabilecek potansiyele sahiptir. Zira insan, bir Tanrı melekesi olan akla sahip ve bu aklı sayesinde Tanrı’ya en yakın varlıktır. Bu sebeple o sorumluluk sahibidir, iyi insan, inançları ile aklı arasında bir denge kurabilmiş; iradesini Tanrı iradesinin emrine verebilmiş amacı, insanı cennetteki kusursuzluğuna doğru millî değil evrensel konuları esas sanat/edebiyat, büyük ölçüde aristokrattır. Sanatkârların büyük bir kısmı asilzade ve için sanat anlayışı ile eserlerini çok biçime önem verirler. Temsilcileri Hümanizm akımının dünya çapındaki temsilcilerinin başında Dante, Montaigne, Boccacio, Rabelais, Petrarca, Cervantes ve W. Shakespeare gelmektedir. Ülkemizde ise hümanizm akımının temsilcileri; Sabahattin Eyüpoğlu, Nurullah Ataç ve Vedat Günyol’dur. Ayrıca ülkemizde bilinen en büyük hümanist ise Yunus Emre’dir. Lakin Yunus Emre, hümanizm akımı ile ilgilenmemiştir. Onun insanlığa olan sevgisinin kaynağı tasavvuf edebiyatından kaynaklanmaktadır. Klasisizm Kuralcılık Fransa’da ortaya çıkan bir edebiyat akımı olan klasisizm, daha çok şiir ve tiyatroda etkisini göstermiş bir ilanıyla birlikte Avrupa’da günlük yaşamda ve sanatla kültür alanında önemli gelişmeler yaşanmış, kilisenin dinî baskısı, sanatın ve sanatçıların üzerinden kalkmaya iç kargaşalar, 17. yüzyıl Fransa’sında yerini dinginliğe bırakır. Kilise ve derebeyliklerin direnişi iyiden iyiye tabaka da saraya bağlanmayı kabul eder. Böylece siyasi alanda bir düzen, kurallara bağlılık oluşur. Bu düzen, edebiyat alanında da kendini ve dilin kurallarını belirlemek üzere Fransız Akademisi felsefesi de sanatçıların üzerinde olumlu bir etki meydana ve Latin geleneğine bağlı bir edebiyat akımı olan klasisizmin estetiği, eski Yunan ve Latin edebiyatı dönemine ait başyapıtlarla oluşturmuş, yeniden doğuş diye adlandırılan Rönesans döneminde gelişmiştir. Bu akımın kurucusu olarak kabul edilen Boileau “Aklı seviniz, yapıtlarınız değerini akıldan alsın.” sözüyle klasisizmin felsefesini ortaya koymuştur. Klasisizmin Akımının Özellikleri Duygusallığı ikinci plana atıp akıl ve sağduyuya önem insan tabiatını esas alırken olayların ve konunun gerçeğe benzer olmasına dikkat etmek konu ve olaylar herkesin kabul edeceği şekilde akımının en önemli özelliklerinden biri de sanatçının kesinlikle kendi hayatından, duygularından, düşüncelerinden, acılarından Yunan ve Latin edebiyatını örnek sanatçılar, kurallara sıkı sıkıya bağlı türün kendine özgü kuralları türün özelliği diğer türde kullanılamaz ya da farklı türler aynı eser içerisinde akımı sonucu Trajedi ve Komedi türleri ortaya önemli değildir; önemli olan, konunun işleniş sokak dili değil, seçkin çevrelerin dili yalın bir biçimde hep soylu tabakadan seçen klasikler, eserlerinde kaba ve çirkin sözlere yer vermemişlerdir. Klasisizmin Temsilcileri Boileau şiirLa Fontaine fablRacine, Corneille trajediMoliere komediMadame de La Fayette romanLa Bruyere karakterleriyleBossuet hitabetMalherbeşiir Türk edebiyatında klasisizmin temsilcileri Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Direktör Ali Bey klasisizmin edebiyatımızdaki temsilcileridir. Romantizm Coşumculuk Klasisizme tepki olarak doğan sonlarında ortaya çıkan 19. yüzyılda etkisini gösteren bir edebiyat DönemiKlasisizm akımının ortaya koyduğu sağduyu ve akıl ilkesi bilimsel ve sanatsal gelişmeyi hızlandırmıştır. J. J. Rousseau, Montesquieu gibi felsefeciler, katı kurallara bağlı sistemle düşünce yönünden çatışma içine felsefeciler, insan hakları, özgürlük, adalet gibi konuları halkın gündemine sokmayı başarmıştır. Sonunda bu düşünceler meyvesini vermiş ve 1789’da Fransız İhtilali sonra derebeylik ve aristokrasi çökmüş; soylulara karşı yeni bir yapılanma burjuva oluşmuştur. Bu gelişmelerden sonra da yeni duygu, düşünce ve idealleri anlatmayı amaçlayan, sanatın ve sanatçının kurallardan kurtulup özgürleşmesini savunan romantizm akımı en önemli özelliği klasisizme tepki olarak doğuşudur. Klasik öğretinin bütün kuralları romantizmle birlikte yıkılmış, Latin ve Yunan edebiyatlarının etkisi iyice zayıflamıştır. Bu akım, Victor Hugo’nun “Hernani’ adlı oyunuyla bir edebiyat akımı olarak başarıya ulaşmıştır. Romantizmin Akımının Özellikleri Akıl ve sağduyu yerine duygulara yer temalı eserler çok insanı merkeze almışlardır. İnsanı sadece aklıyla değil hayal gücüyle, sezgisiyle, duygularıyla yani bütün benliğiyle ele duygusallığı hüzünlü ve hayata karşı ve kendi iç dünyasına kötümser bir ruh haliyle baharın yeşilliğinden çok sonbaharın sararmış yapraklarını; yaşama sevinci veren türkülerden çok akşamın hüzünlü ezgilerini sanatçılar, eserlerinde kişiliklerini gizlemezler, olaylarla ilgili görüşlerini açıkça ortaya kahramanlar ya çok iyi ya da çok kötüdür ve romanlarda iyi-kötü çatışması vardır. Ayrıca romantizmde her sınıftan insan eserlerde kendine yer ölüm, tabiat, belli başlı konular olarak dikkat edebiyat dilindeki kalıplaşmış kelimeler yerine, günlük konuşma dilini kullanmayı her sınıftan insanı da eserlerine konu olarak ilk eserler tiyatro alanında verilir, ancak daha sonra roman ön plana tiyatroda, klasik tiyatroda bulunan üç birlik kuralı milli bir akımdır. Eserlerinde kültürel değerlerine, halk edebiyatına, folklora, mahalli ve milli renklere yer gerek manzum gerek mensur eserlerde tasvire geniş yer vermişlerdir. Romantizmin Temsilcileri Vıctor RousseauGoetheSchillerLamartineAleksandre DumasVoltairePuşkin Türk edebiyatında romantizmin temsilcileri Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu Romantizmin etkisiyle kaleme Kemal Roman ve tiyatrolarıylaAhmet Mithat İlk romanlarıylaRecaizade Mahmut Ekrem ŞiirleriyleAbdülhak Hamit TiyatrolarıylaZiya Paşa Şiirleriyle Realizm Gerçekçilik ikinci yarısında romantizme tepki olarak ortaya çıkmış bir sanat yüzyılda bilim alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bilim adamlarının yaptıkları gözlemler ve deneyler, bilimin gelişmesine büyük katkılarda alanda yalnızca gözlenenlere, yani gerçeğe önem verilmesi, Auguste Comte’un Pozitivizm felsefesinin, insanın sadece gördüğüne inanması gerektiğini savunmasının edebiyata da yansıması olmuştur. Böylece Pozitivizmin de etkisiyle realizm akımı doğmuştur. PozitivizmModern bilimi temel alan; batıl inançları, metafizik ve dini, insanlığın ilerlemesini engelleyen bilim öncesi düşünce tarzlarını reddeden dünya görüşüdür. Realizmde, duygu ve hayaller yerini, toplum ve insan gerçeklerine bırakır. Konular gerçekten alınır. Yaşanan ve gözlenen gerçek bütün çıplaklığıyla anlatılır. 1857’de Gustave Flaubert’in kaleme aldığı “Madame Bovary” adlı romanla, realizmin, romantizm karşısında üstünlük sağladığı kabul edilmektedir. Bu roman ilk büyük realist roman sayılır. Realizmin Akımının Özellikleri Gerçekler ön plandadır. Realist sanatçılar, eserlerinde yaşamın gerçeklerini dile eserlerinde romantikler gibi tesadüflere, olağanüstülüklere, mucizelere, hayali olanlara,soyut düşüncelere yer inandıkları gerçek anlayışına uygun bir biçimde kaleme alabilmek için malzeme, bilgi, belge toplayabilmek düşüncesiyle gözleme sanatın konusu ve amacı, çağdaş sosyal insan ve toplum hayatının objektif bir biçimde sanat eserine toplumun her katmanında ve her ortamında yaşanan hayatı, bu hayatın her türlü insanını ön yargısız eserlerinde mekan ve çevre tasvirine oldukça fazla yer vermişlerdir. Çünkü mekan ve çevrenin insan ruhu üzerinde etkili olduğunu düşünmüşlerdir. Realistlerin yaptıkları tasvirler romantikler gibi tasvir için tasvir değildir. Tasvirler, o mekanda yaşayan insanların karakterini , kültürünü, ekonomik durumunu, iç dünyasını yansıtmakta ciddi bir işleve sanatçılar eserlerinde kişiliğini gizlemiş objektif sanatçılar hiçbir şekilde eserlerinde olayın akışını konusu günlük hayatta her zaman rastlanabilecek veya yaşanabilecek olaylardan romanda olaylar çok sağlam sebep-sonuç ilkesi dahilinde gelişmiştir. Yani determinizm ilkesine yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur; onlar gözlem, araştırma ve belgelere dayanarak, yaşananı nesnel bir şekilde aktarmayı biçim, dil ve üsluba büyük önem roman ve hikâye ön plana çıkmıştır. Realizmin Temsilcileri StendhalHonore de BalzacG. FlaubertE. HemingwayLev TolstoyDostoyevskiA. ÇehovGogolM. Gorki Türk edebiyatında realizmin temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem Araba SevdasıSami paşazade Sezai SergüzeştNabizade Nazım KarabibikHalit Ziya Uşaklıgil Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık HayatlarYakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak, Yaban…Memduh Şevket Esendal Ayaşlı ve KiracılarıReşat Nuri Güntekin RomanlarıylaRefik Halit Karay Romanları ve hikâyeleriyleSait Faik Abasıyanık Roman ve hikâyeleriyle Natüralizm Doğalcılık sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış bir sanat kurucusu olarak Emile Zola kabul realizmin daha ileri düzeye ulaşmış biçimi de doğayı anlatırken deney yöntemine başvurması nedeniyle realizmden ayrılır. Natüralistler kişi ve olaylara, bir bilim adamı gözüyle yaklaşırlar. Natüralizmin Akımının Özellikleri Eserlerinde deneysel gerçekliğe bağlı kalarak eserlerini göre sadece gözlem yetersiz kalmaktadır. Gözlemde olaylara dışarıdan müdahale söz konusu değildir. Bu sebeple gözlemci pasiftir. Halbuki deneyci aktiftir. O, gözlemci gibi olayları sadece dışarıdan seyretmez;olayların oluşumuna bizzat müdahele eserlere kişiliğini dahil etmemişler; objektif sanatçıların temel konusu insan ve insanı ele almada onun fizyolojik yapısı, irsiyeti, yaşadığı çevre ve aldığı eğitimi öne çıkartırlar ve bu çerçevede insan gerçeğine ulaşmaya çalışırlar. Mekan tasvirlerine eserlerinde çok yer verirler. Realizm akımından da ileri giderek sayfalarca mekan tasviri ki bu tasvirler boş tasvir değil roman kahramanlarının maddi ve manevi durumunu öğrenmek için yapılan edebiyatta genel ve koyu bir kötümserlik söz konusudur. Her türlü manevi, ruhi, ahlaki değerlerin reddi;toplumun kurumlarına olan inançsızlık; insanın irade hürriyetini inkar gibi hususlar natüralistleri kötümser toplum içindir anlayışıyla eserler kaleme konusunda realistler kadar titiz değildirler. Roman ya da hikaye kahramanlarını kendi ağız özellikleriyle ve sade bir dil çok büyük açıda roman türüyle sınırlı kalmış bir sanatçılar, insanın fizyolojik özellikleri üzerinde durur; insanı soyaçekim ve genetik özellikleriyle ele alırlar. Çünkü kişinin sahip olduğu erdemlerin soylarından geldiğine inanırlar. Natüralizmin Temsilcileri Emile ZolaAlphonse DaudetGuy de MaupassantGoncourt Kardeşler Türk edebiyatında natüralizmin temsilcileri Türk edebiyatında bu akımın ilk izleri Tanzimat dönemi sanatçısı Nabizade Nazım’da görülür. Edebiyatımızda natüralizm akımına en yakın eserleri veren sanatçı Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır. Ancak Gürpınar, eserlerinde sosyal eleştiriye yer vermesi yönünden natüralistlerden ayrılır. Parnasizm Şiirde Gerçekçilik ikinci yarısında Fransa’da romantizme tepki olarak doğan bir şiir akımıdır. 1886 da “Parnas” adlı derginin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Parnasizm, bir anlamda realizmle natüralizmin şiire yansımış parnasizmin kurucusudur. Parnasizmin Akımının Özellikleri Şiirlerde objektiflik hakimdir. Sanatçılar kendi duygu ve düşüncelerini esere başka ifadeyle şiir öznel değil nesnel ifadeleri aşk konusunu hiç işlememişlerdir. Eserlerinde dış dünyanın, tabiatın ve varlıkların sahip oldukları güzellikleri nesnel bir biçimde ifade bir başka konusu ise herkese ait olan evrensel biçim mükemmelliğinenazım şekli,nazım birimi,mısra,kafiye, ölçü önem vermişlerdirSanat sanat içindir anlayışı ve realizmde olduğu gibi parnasizmde de kötümserlik dış yapısı, sözcüklerin sıralanışı, seslerin uyumu, ritim ön plandadır. Bu yüzden parnas sanatçılar, ölçü ve uyağa çok önem Eski Yunan mitolojisine büyük hayranlık duyarlar. Dolayısıyla ele alınan bazı konular klasisizmle benzerlikler şiirlerini daha çok “sone” tarzında yazmışlardır. Parnasizmin Temsilcileri GautierLisePrudhommeJ. Maria de HerediaBanvilleCoppee Türk edebiyatında parnasizmin temsilcileri Parnasizm Türk edebiyatına Servet-i Fünun döneminde izleri Cenap Şahabettin’de olsa da bu akımın en belirgin etkileri Tevfik Fikret’te görülür. Kimi yönleriyle Yahya Kemal de bu akımdan izler taşır. SembolizmSimgecilik sonlarında Fransa’da parnasizme tepki olarak ortaya akım, 20. yüzyıl edebiyatını önemli ölçüde 19. yüzyılın son çeyreğinde Batı şiirinde hakim olan bir sanat Mallarme ve Varleine sembolist şiirin ilk örneklerini kaleme almışlardır. Hazırlık Dönemi Realizm ve natüralizmin etkisiyle Fransız edebiyatında aşırı gerçekçi bir ortam ilerlemeler, makineler, yeni buluşlar insanoğlunu mutlu kılma şöyle dursun, bir bunalımın eşiğine 1870 bozgunu Fransa’daki bu karamsarlığı büsbütün kuşak da bu bunaltıcı ortamı değiştirmek için bazı siyasal ve toplumsal girişimlerin gerekliliğini öne sürmeye başlar. Bu gereksinim sanat içinde ortaya atılmaya, tartışılmaya başlar. İşte bu tartışmaların sonunda sembolizm olarak da adlandırılan sembolizm, hem gerçeği gösteren hem de onun sınırlarını aşma isteğine cevap veren bir sanat akımıdır. Sembolizmin Akımının Özellikleri Sanat sanat içindir anlayışıyla eserle kaleme anlayışına farklı bir bakış açısı dünyada gerçekliğin kişiden kişiye değiştiğini öne sürerler. Gerçekliğin sanatçıda bıraktığı değeri eserlerinde düşüncelere değil, duygulara seslenmelidir çünkü şiir bir şey anlatmak için kelimelere semboller yüklemişler, böylelikle şiirin daha işlevsel olduğunu anlam kapalılığını esas almışlardır. Şiirden herkes kendine göre bir yorum çıkarması gerektiği düşündükleri için anlam kapalılığına yer musikiye yakın bir tür olduğunu düşünmüşlerdir. Birbiriyle uyumlu kelimelere yer vererek şiirde musikiyi yakalamaya konuları melankoli, hüzün ve karamsarlık en fazla işledikleri daha çok serbest nazım türleriyle şiir yazmışlardır. Sembolizmin Temsilcileri BaudelaireRimbaudMallarmePaul ValéryVarleineEdgar Allen Poe Türk edebiyatında sembolizmin temsilcileri Bu akımın ilk uygulayıcısı Cenap Şahabettin’dir. Ancak bu akımın en başarılı örneklerini Ahmet Haşim vermiştir. Empresyonizm İzlenimcilik Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazımıza Empresyonizm ile devam edelim. sonlarında Fransa’da resim alanında görülmüş, daha sonra edebiyat ve müzikte de etkili olmuş bir olarak da adlandırılan bu akımda sanatçılar, çevresindeki varlıkları değil, bunların kendilerinde bıraktığı izlenimleri aktarır. Empresyonizmin Akımının Özellikleri Dış dünyanın sanatçıda bıraktığı izlenimleri şekle ve kafiyeye önem sanat içindir anlayışıyla eserler her şeyden önce özgürlüğün sembolüdür. Özellikle empresyonist ressamlar, alışılmış hiçbir kurala bağlı kalmamışlardır. Böylece empresyonist resimde renklerin özgürlüğü sağlandığından sistemsiz bir coşkunluk vardır. Empresyonizmin Temsilcileri MonetSisleyCezanne Türk edebiyatında empresyonizmin temsilcileri Türk edebiyatında Ahmet Haşim empresyonizmden etkilenmiştir. Fütürizm Gelecekçilik başlarında İtalya’da ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. İtalya’da ortaya çıkan bu akım, daha sonra tüm Avrupa’ya modern yaşantının verdiği heyecanlardan doğan bir edebiyat akımıdır, yenileşmenin tüm olanaklarına açılan bir yönelmedirBu akımın öncüsü İtalyan şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti’ 1909 da Paris’te “Le Figaro” gazetesinde yayımladığı “manifesto futurisita” Fütürizm Bildirisi, fütürizmin bildirişidir. Bildiride, “Bizler müzeleri, kütüphaneleri yerle bir edip ahlakçılık gibi bütün yararcı korkaklıklarla savaşacağız.’ ifadeleri yer almaktadır. Bu, geçmişin bütünüyle reddi anlamına gelmektedir. Aynı bildiride. “Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz.” sözleri, siyasal alanda o dönemde gelişen faşizmden yana bir tavrın da açık göstergesi olmuştur. Süratin hızın üstünlüğünü iddia ve ilan eden Marinetti, bir yarış arabasının, Yunan heykelinden daha güzel olduğunu belirtmiştir. Fütürizmin Akımının Özellikleri Fütüristler, geleneksel tema ve şekilleri bir yana bırakarak, modern çağın, tekniğin, makine gücünün şimdide sağladığı ve gelecekte sağlayacağı bolluğu, refahı, huzuru geçmiş-şimdi-gelecek ve bunlara ait duygular aynı anda verilmeye ve kafiyeyi şiirden yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana şiirde duyguların yerini makine ve fabrika gürültüleri ayrıca savaş, kavga gibi saldırgan hareketleri içeren konuları ele mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, “sözcüklere özgürlük”tür. Fütürizmin Temsilcileri MarinettiMayakovski Türk edebiyatında fütürizmin temsilcisi Nazım Hikmet Ran Dadaizm Kuralsızlık Edebi Akımlar Kapsamlı Konu Anlatımı yazısı Dadaizm ile devam ediyor. Dadaizm, 1916’da İsviçre, Fransa ve Amerika’da hemen hemen aynı zamanda Larousse sözlüğünü rastgele açmış bulduğu “dada” kelimesini akımın ismi yapmıştır. Dada, Fransızca’da “oyuncak tahta at” anlamına Dünya Savaşının ardından kurulan bir akım olduğundan dönemin karamsarlığı dadaistlere de yansımıştır. Dayandığı temel görüşler dayanaksız olduğu için çok kısa bir süre 1916-1922 varlığını sürdürebilmiştir. Dadaizm Akımının Özellikleri Şiiri, tamamıyla serbest çağrışımlara çok büyük ölçüde yeni ve şaşırtıcı imajlar şekle hiç önem bilinen manaları dışında ve redife bir şiir dili oluşturmak istemişlerdir Dadaizmin Temsilcileri Tristan TzaraJean ArpRichard HülsenbeckMarcel JancoEmmy Hennings Dadaizm, edebiyatımızda rağbet görmemiş, sadece Mümtaz Zeki Taşkın’ın ve Ercüment Behzat Lav’ın birkaç şiirinde etkisi olmuştur. Sürrealizm Gerçeküstücülük başlarında André Breton tarafından Freud’un görüşlerine psikanaliz yöntemi dayanılarak açılan bir sanat bilgi ve esin kaynağı olan Freud’a göre, insanoğlunun dış dünyasından edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu istekler düş rüya, yarı rüya durumunda çözülerek ortaya çıkar. Sürrealistler. Freud’un bu görüşünü edebiyata uygulamışlar ve bir anlamda bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliğini Breton, sürrealizmle ilgili düşüncelerini şu sözlerle açıklar “Sürrealizm, bugüne kadar ihmal edilmiş olan bazı çağrışım biçimlerinin yüksek gerçekliği, rüyanın büyük kudreti, düşüncenin karşılıksız oyunu hakkındaki inanışa dayanıyor. Sürrealizm, diğer bütün ruhsal mekanizmaları tamamen ortadan kaldırmayı ve hayatın başlıca sorunlarının çözümünde onların yerini almayı amaç edinir.” Sürrealizm, 20. yüzyılın en önemli düşünce hareketlerinden biri sayılır. Günümüzün hemen bütün sanat kollarında bu akımın etkisi görülür. Sürrealizmin Akımının Özellikleri Şiirde aklı değil bilinç altını esas her türlü sanat kurallarına,ahlaki değer ve töreye hatta deneye karşı bunların hepsi aklın temel amacı, bilinçaltının gizli dünyasını serbest çağrışım yoluyla ifade sanatı aklın ürünü olmaktan çıkararak tesadüf ve otomatizmanın ürünü haline getirmiş otomatik yazıyı kullanmışlardır. Otomatik yazı zihninize gelen her kelimeyi mantık olsun ya da olmasın kağıda yazıda noktalama işaretlerine ve yazım kurallarına uyulma zorunluluğu şiirlerinde mizah ve alaya büyük önem hayat, toplum, insan ve olaylar karşısında alaycı bir tavır amaç çevremizi, hayatımızı, inançlarımızı oluşturan değer ve kurumların hakimiyetini;bunlardaki akıl mantık dokusunu komik, olağanüstü ve esrarlı şeyler bir aradadır. Amaç yine akıl-mantık dokusunu temel çağrışım tarzlarından biri de rüya insanın kendi iç dünyasına yönelme yani bilinçaltına yönelme ve bu dünyanın sırlarını yakalama imkanı bol imaj kullanmışlar, kapalı bir anlatıma yer vermişlerdir. Sürrealizmin Temsilcileri André BretonPaul EluardLouis AragonReverdyPerret Türk edebiyatında sürrealizmin temsilcileri Garip akımı şairleri Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu bu akımdan etkilenmişlerdir Ekspresyonizm Dışavurumculuk Ekspresyonizm Dışavurumculuk, doğanın olduğu gibi temsili yerine, duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımı “insanların en gizli yönlerini açığa vuran bir anlatım” olarak açıklayabiliriz. Zaten “ekspresyon” Fransızcada “anlatım” anlamına göre şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına. ruhsuzluğuna bir anlam bir sanatçı, bir nesneyi bütün somut ilişkilerinden ayırmak, onu çıplak ve yalnız olarak, bireysel zihnin katışıksız bir ürünü olarak incelemek kendi öz sezişini anlatım olarak adlandırılan ekspresyonizmi ilk olarak Almanlar Dünya Savaşından sonra özellikle Alman resim ve sinemasında Van Gogh bu akımın öncüsü kabul edilir. Herwarth Waiden, Strindberg de bu akımın olarak da adlandırılan bu akım, empresyonizme olduğu gibi dış dünyadaki izlenimleri aktarmak değil, insanın iç dünyasında doğan duyguları anlatmayı amaçlamıştır. Ekspresyonizmin Akımının Özellikleri Ekspresyonizm, yeni bir gerçek anlayışı gündeme getirir. Bu gerçek ne realist ne natüralistlerin inandıkları maddenin ardındaki gerçek ne de sembolistlerin inandıkları maddenin ardındaki gizli göre gerçekçilik, sanatkarın ruhunda ve içinde nesnel değil nedenler ekspresyonizm dış dünyanın gerçekliğine değil, sanatkarın gerçekliğini esas amacı ve görevi, sanatkarın kendi iç dünyasını nedenler ekspresyonist dış dünyada bulamadığı mutluluğu kendi iç dünyasında iç dünyasında bulduklarıyla dış dünyayı gözleme önem veren bir sanatçı kendini dış dünyadan soyutlar. Dolayısıyla eserlerinde bireysel ve soyut konulara ve eğitici bir sanat anlayışına okuyucuyu eğlendirmek veya estetik vermek değil, onu sarsarak ve şaşırtarak içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtarma ve ölçü ve uyağı bir şiir dili geliştirmişler, kullanılmayan kelimeleri kullanmaya ve tiyatro türlerinde etkisini toplumun gerçeklerine sırt çevirdiği için pek başarılı olamamışlardır. Ekspresyonizmin Temsilcileri O’NeilKafkaEliotJ. Joyce Egzistansiyalizm Varoluşçuluk Fransa’da ortaya çıkan bir felsefe olarak da bilinen bu akım, II. Dünya Savaşı’nın sonunda, Fransız yazarlarından J. Sartre tarafından özel bir edebiyat kolu olarak edebiyat kolu, insanın varlığı, hürlüğü, tek gerçek olduğu hâlde onu saran dünyayı bir türlü anlayamamaktan doğan umutsuzlukla bezginlik içinde hayatı tatsız, saçma bulması görüşüyle hareket başlatan sorulardan biri de şudur “Ben kimim? Bir birey olarak var olmamın bence anlamı nedir?” Bu soruya verilen cevap ise şöyledir “Bizi biz yapan, kararlarımızdır. Bizi biz yapan kendi benliğimizle aldığımız kararlarımızdır. Bu özel benlik, dünyaya bir defa gelir, başka kimsenin olamayacağı, yapamayacağı bir şeyi, olmak ve yapmak gücüdür. Egzistansiyalizm Akımının Özellikleri İnsanın hem kendine hem topluma karşı sorumluluk duygusu onun topluma katılması ve onu yönlendirmesi görevini kendini toplumdan toplumsal sorumlulukları insanın içinde bulunduğu bunalımlı, sıkıntılı, kararsız hali edebiyat karamsar ve bunalım dünya saçma ve iğrenç bir yerdir ve insanlar böyle saçma ve iğrenç yerde yaşadığından bunalım, sıkıntı, boşluk çok içeriğe önem sade ve anlaşılır bir dille insanın kendi varlığını sorgulamasını ister. Her insanın kendi iradesiyle biçimlendireceği bir geleceği akımda, insanı insan yapan, onun kendi kararlarıdır. Önemli olan gerçek, herkesin üzerinde birleştiği objektif gerçek değil, kişisel özgürlüğü son derece önemlidir. Zaten insan, özgür olmaya mahkumdur. Egzistansiyalizmin Temsilcileri Jean Paul SartreAlbert CamusAndre GideFranz Kafka Modernizm Modernizm; bilimsel, siyasal, kültürel gelişmelerle ve sanayi devrimiyle birlikte hareketlenen büyük toplumsal değişime eşlik eden zihniyetin tamamı için kullanılabilen bir terimdir. Sanat, mimari ve edebiyat alanında on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın ilk yarısında etkili olmuştur. Modernizm sözcüğü Latincede “şimdi” anlamına gelen modernus kelimesinden planda geçmişe karşı şimdiki zamanın yüceltilmesini ifade etmektedir. Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. Modernizmde geleneksel olanı şimdiye, güncele uydurma, geleneksel yapıyı ve anlatımı reddederek yeniyi ortaya çıkarma anlayışı vardır. Modernizmi Esas Alan Eserlerin Özellikleri Dil ve anlatımda geleneksel tekniklerin dışında arayışlara esas alan metinlerde alegorik anlatıma yer akışı tekniği geniş yer olanı yeniye uydurma çabası insanı çevreleyen toplumsal dünyayı yalın,saf bir biçimde anlatmaktan “şiirsel” ögeler ön çok boyutlu olduğu ve kavranması zor gerçeklerden oluştuğu eserlerde toplumdaki değer çatışmaları, bireyin bunalımları, karmaşık ruh hali, yerleşik değerlere isyan,yalnızlık, toplumdan kaçış, geleneksel değerlere başkaldırı, birey-toplum çatışması gibi temalar esas alan eserlerde olaydan çok, olayın birey üzerindeki etkisini esas alan eserlerle bireyin iç dünyasını esas alan eserler arasında insan psikolojisine yaklaşımı bakımından yakınlıklar bireyin iç dünyasında kronolojik bir zaman varken modernist eserlerde zamanda geriye gitmeler ileriye gitmeler esas alan eserler, varoluşçuluk akımından etkilenmiştir. Varoluşçuluğa göre, dünyadaki diğer varlıklardan farklı olarak önce var olan sonra ne olduğu belirlenen birey kendi özünü arar, kendisi olmaya çabalar, birey kendi özünü ararken kendisi olmaya çalışırken toplumla çatışır. Franz Kafka, Albert Sartre Türk edebiyatındaki modernizmin temsilcisi olan yazarlar Sait Faik Abasıyanık, Haldun Taner, Atilla İlhan, Yusuf Atılgan Bilge Karasu olmuştur. Orhan Pamuk, Adalet Ağaoğlu Oğuz Atay Postmodernizm Özellikleri Sorgulamak Hayata Bakış Bu akım, modenizmin getirdiği birçok yeniliği eleştirmişlerdir. Çünkü modernizm getirdiği ve savunduğu birçok şeyin savaşı yıllarında çürütüldüğü ve mantıklı yönlerinin kalmadığını savunmuşlardır. Ancak bu modernizmin getirdiği bu sorunlar sert bir şekilde eleştirilirken insanlara yeni çıkış yolları sunulur. Olmak Greenpeace hareketi bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu hareket endüstriye karşı çıkacak kadar ileriye gitmiştir. 3. Küreselleşmeyi Savunmak Milli değerlere karşı olup küreselleşmeyi savunmak. 4. Gerçek Anlayışı “Gerçeklik” kavramına yeni bakış açısı getirmişlerdir. Onlara göre tartışılmaz ve evrensel bir gerçeğin olması mümkün değildir. Gerçek sandıklarımız gerçekliğin ancak bir parçasını oluşturur ve bu da yoruma her zaman açıktır. Çünkü gerçeklik kavramı beklentilere, önyargılara ve kültürlere göre değişkenlik gösterir. Bu bakımdan nesnel bir gerçeklik yoktur. 5. Geleneksel Sanata Sanat Anlayışlarına Karşı Olmak Savaşı sonrasında tüm dünyada geleneksel sanata/edebiyata karşı bir sert tavır başlamıştı. Postmodernistler bu durumu daha da ileriye taşıyıp alışılmış güzellik anlayışlarını yıkmıştır. 6. Tek Bir Dünya İçinde Çeşitliliği/Çoğulculuğu Savunmak Sanattaki tekliği, birliği eleştirmişler ve gerçekçi olanın çeşitlilik olduğunu savunmuşlardır. Örneğin geçmişte yer alan klasik sanatın izleri de günümüz popüler sanatın izleri de eserlerinde görülmektedir. Böylelikle sanat dünyasında alışılmış kalıpları yıkıp sanat içinde bir biçimsizliği savunmuş olurlar. 7. Dil ve Üslupta Alışılmışı Bozma Daha önceki özelliklere istinaden postmodernistlerin sanatta alışılmış kuralları yıktıklarını gördük. Dolayısıyla sanattaki bu kural tanımamazlık dil ve üslup özelliklerinde de kendini hissettirecektir. Dildeki alışılmış manalara karşı çıkıp sanat diliyle oynamışlardır. Onlara göre nasıl ki yaşamı anlamak ne kadar zor ve karmaşık ise bir eseri anlamak ve yorumlamak da o kadar uğraştırıcı olmalıdır. Bir eser okuyucuyu düşünmeye ve onun hakkında kendi yorumlarını yapmaya sevk etmelidir. Bizdeki temsilcileri Oğuz Atay, Orhan Pamuk, Pınar Kür, Yusuf Atılgan, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin, Bilge Karasu, Nedim Gürsel 23 Mart 2022
İçindekiler1 Hangisi 16 yüzyılda tiyatro alanında eser veren sanatçıdır?2 16 yüzyıl ingiliz tiyatro yazarı kimdir?3 Cumhuriyet devri tiyatro sanatçısı kimdir?4 Tiyatro Neden eski çağlardan beri ön plana çıkmış bir türdür?5 Moliere kaçıncı yüzyılda yaşamıştır?6 William Shakespeare aslında kim?7 Cumhuriyet dönemi tiyatro yazarlarımız kimlerdir?Hangisi 16 yüzyılda tiyatro alanında eser veren sanatçıdır?15 ve Avrupa'da Tiyatroda Eser Veren Sanatçılar. 15. ve 16. Yüzyıllarda İspanya'da Lope de Vega, İngiltere'de Christopher Marlowe, William Shakespeare gibi ustalar yüzyıl ingiliz tiyatro yazarı kimdir?Shakespeare, bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yıllarında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihîydi, bu türlerle 16. yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine devri tiyatro sanatçısı kimdir?Bireyden topluma giden yazarlar olarak Oktay Rifat, Melih Cevdet, Haldun Taner, Nazım Kurşunlu, Orhan Asena, Çetin Altan, Refik Erduran, Turgut Özakman ve Nezihe Meriç'i Neden eski çağlardan beri ön plana çıkmış bir türdür?Doğaya öykünme kuramına göre, tiyatronun en önemli öğesi kılık değiştirmedir. ANTİK ÇAĞ Tiyatro ilk kez IO 6. yüzyılda Yunan toplumunda dinsel törenden özerkleşerek bir sanat türü haline geldi; dinsel ya da pratik ölçütlerle değil, estetik ölçütlerle değerlendirilen bir "oyun" a kaçıncı yüzyılda yaşamıştır?MolièreJean-Baptiste PoquelinMeslekOyun yazarıMilliyetFransızDönem1645-1673TürKomediWilliam Shakespeare aslında kim?Yazılı kaynaklar yazarın 23 Nisan 1564 tarihinde tüccar bir babanın çocuğu olarak Straford-upon-Avon'da dünyaya geldiğini, 18 yaşına geldiğinde 26 yaşındaki Anne Hathaway'le evlendiğini söylüyor. Hem başarılı bir ticaret adamı hem de ünlü bir oyun yazarı olan William Shakespeare yaşamı boyunca toplamda 38 eser dönemi tiyatro yazarlarımız kimlerdir?Cumhuriyet Dönemi Tiyatro Oyun Yazarları ve Eserleriİbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci1874-1935 … Musahipzade Celal 1868-1959 … Faruk Nafiz Çamlıbel 1898-1973 … Vedat Nedim Tör 1897-1985 … Reşat Nuri Güntekin 1889-1956 … Cevdet Kudret Solok 1907-1992 … Halit Fahri Ozansoy 1891-1971
Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü! Kitap Ayracı olarak, Türk tiyatrosundan 10 özel eser ve yazar ile kutluyoruz. Dönemin Uluslararası Tiyatrolar Birliği ITI Başkanı Arvi Kivimaa, önce Helsinki, sonra da Viyana’da yapılan dokuzuncu ITI konferansında ortaya çıkan “tiyatro günü” fikri, İskandinav ülkelerinin de desteğiyle 1961’de hayata geçirildi. 1962’de Paris’te açılan “Uluslar Tiyatrosu”nun günü olan 27 Mart da, dünya çapında çeşitli etkinliklerle ve bildirgelerle kutlanmaya başlandı. İlk bildirge, 1962’de Jean Cocteau tarafından yazıldı. EKREM REŞİT REY - LÜKÜS HAYAT 1950’de Ömer Lütfi Akad’ın yönetiminde sinemaya uyarlanan eser, 1985’te Haldun Dormen yönetiminde yeniden sahnelendi. Günümüzde Haldun Dormen, Suna Pekuysal ve Zihni Göktay ile anılan oyun hala sahnelenmektedir. Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesini sahneye taşıyan bu oyunu, Ekrem Reşit Rey, 1930’larda yazdı ve oyun ilk kez 1933’te sahnelendi. Türk operetleri arasında en ünlüsü olan eser, külhanbeyi görünümlü hırsız Rıza’nın bir kostümlü baloda Zonguldaklı Rıza Bey sanılması ve kendisini lüks hayata kaptırmasını anlatır. HALDUN TANER – KEŞANLI ALİ DESTANI Haldun Taner’in 1962’de yazdığı bu eseri, Gülriz Sururi – Engin Cezzar Topluluğu 1964’te sahneledi. Kapalı gişe oynayan oyunu, aynı yıl Atıf Yılmaz da sinemaya uyarladı. Büyük bir kentin “Sinekli” olarak bilinen gecekondu mahallesinde geçen oyunda kahramanımız Ali. Sevgilisi Zilha’nın dayısını öldürmekten 4 yıl hapis yatan, yokluğunda adına destan yazılmış, Keşanlı Ali… Çamur İhsan’ı gerçekten öldürüp öldürmediği bilinmez, ancak mahalleli tüm umudunu Ali’ye bağladığından olmasını istediği gerçeğe inanır. CEVAT FEHMİ BAŞKUT – PAYDOS Yazarın 1947’de yazdığı eser, ilk kez 1948-1949 sezonunda Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi. Paydos, yurt dışında oynanan ilk Türk oyunu oldu. 1968’de Ülkü Erakalın tarafından sinemaya uyarlandı. Öğretmenin toplumdaki özel yerini kaybettiği dönemde, kendini öğrencilerine adayan bir öğretmeni konu alan oyunda, iftiralara maruz kalan öğretmen bakkallık yapar. İçinde tükenmeyen öğretmenlik aşkı ile hayali çocuklarına hayali bir ders verir… AZİZ NESİN – TOROS CANAVARI Nesin’in ilk baskısını 1957’de yaptığı öykü kitabından tiyatroya aktarılan oyun, yazarın deyimiyle izahı olmayan şeylerin mizahı yapıldığını gösteriyordu. Daha sonra Kemal Sunal’ın renkli oyunculuğu ile sinemaya da uyarlandı. Nuri Sayaner, bir mülayim memur emeklisi… Geçim sıkıntısı geçen aile, ev sahibine karşı kazandığı davanın sonunda, ev sahibi apartmanı onlara zindan eder. Yıllardır aranan azılı katil “Toros Canavarı”nın Nuri Bey olduğu düşünüldüğünde ise, herkesin kaderi değişir… AHMET KUTSİ TECER – KÖŞEBAŞI 27 Aralık 1947’de perdelerini ilk kez açan, Devlet Tiyatroları’nın ilk sahnesi Ankara’daki Küçük tiyatronun açılış oyunu olan Köşebaşı, uzun yıllar Devlet ve Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi. “The Neighbourhood” adıyla İngilizceye çevrildi ve Amerika’da da sahnelendi. Rüstempaşa semtinde, yol geçeceği için bazı evlerin yıkılacağı gündeme gelir. Mahallenin girdiği değişim sürecinde, insanların öncesi ve sonrasında yaşadıkları aktarılır. RECEP BİLGİNER – İSYANCILAR Epik havasıyla yılın en beğenilen oyunlarından olan İsyancılar, ilk kez 1964’te, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi. Sinemaya da uyarlandı. Anadolu köyünde geçen oyunda, toprağı az olan köylü, öğretmenin uyarıları ile hazineye ait toprağın kendisine dağıtılması için müracaat eder. Ancak bu sefer de muhtar yollarına taş koyar… TURGUT ÖZAKMAN – FEHİM PAŞA KONAĞI İkinci Meşrutiyet’in arifesinde, Abdülhamit’n son günlerinde geçen Fehim Paşa Konağı, 1979’da, Özakman’a Büyük Ödül kazandırmıştı. Eski kabadayı Rasim Baba’nın oğlu Yusuf, gölge oyunu ile ilgilenmektedir. Oğlunun bu ilgisinden rahatsız olan Rasim Baba, onun da kendisi gibi Fehim Paşa’ya bağlı ünlü bir kabadayı olmasını ister. Oğlunu konağa götürdüğünde hayalleri yıkılır. Çünkü Yusuf, konakta kadınları eğlendirmek için bizzat Fehim Paşa tarafından gölge oyuncusu olarak görevlendirilir. Üstüne bir de paşanın kızına aşık olur… MUSAHİPZADE CELAL - İSTANBUL EFENDİSİ Musahipzade Celal bu oyunu 1914’te yazdı. Oyun ilk kez 1917’de sahnelendi. Türk tiyatrosu klasikleri arasında yer alan eser, ayrıca etnik unsurlar da içermektedir. Savleti Efendi, bir “İstanbul Efendisi”dir. Kızı Esma’yı evlendirmek istemektedir. Ancak yöntemleri ve karışan işler süreci traji-komik hale getirir. NAMIK KEMAL – VATAN YAHUT SİLİSTRE Namık Kemal, ilk tiyatro eseri olan Vatan yahut Silistre’yi 1872’de yazdı. Kemal’in adıyla anılan bu eser, yazarın en fazla tartışmalara maruz kalmış eseridir. Romantik tiyatronun ilk örneklerindendir. 1853’te Osmanlı ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşı’nda, Zekiye, duyduğu aşkla, orduya gönüllü olarak katılan İslam Bey’in peşinden gider. Zekiye, erkek kıyafeti giyerek Adem adıyla gönüllülerin arasına katılır… SADIK ŞENDİL - KANLI NİGAR Sadık Şendil’in yazdığı Kanlı Nigar, ilk olarak Mehmet Muhittin Sevilen tarafından bir Karagöz-Hacivat oyunu olarak kaleme alındı. İlk kez sahnelendiğinde başrollerinde Münir Özkul ve Altan Karındaş vardı. Bu oyunda İsmail Dümbüllü, kavuğunu Münir Özkul’a devretti. 1968 ve 1981’de iki kez sinemaya uyarlandı. Kanlı Nigar’ın bir yangında evi yanar. Sermaye kızlarıyla bir ev arar ve Kavuklu, ona bir ev bulur. Yaşamı boyunca erkeklerden çok çeken Nigar, onlara tuzaklar kurar ve düştükleri zor durumlarla eğlenir. “Kadının fendi, erkeği yendi” düşüncesi eğlenceli bir dille anlatılmaktadır. Damla Karakuş Instagram biyografivekitap
16 yüzyıl ingiliz tiyatro yazarları kimler?"Elizabeth Dönemi" adı verilen 16. yüzyılda tiyatro ve şiir türlerinde önemli eserler ortaya konmuştur. Marlowe 1564-1593 ve Ben Jonson 1573-1637 da dönemin önemli tiyatro yazarları arasında yer yüzyıl Avrupa Tiyatro Sanatçıları Kimlerdir?15 ve Avrupa'da Tiyatroda Eser Veren Sanatçılar. 15. ve 16. Yüzyıllarda İspanya'da Lope de Vega, İngiltere'de Christopher Marlowe, William Shakespeare gibi ustalar draması nasıl başladı?İngiliz tiyatrosu, Paskalya ve Noel'deki Katolik Kilisesi'nde düzenlenen aydınlık bir drama ile başlar. Bu, İncil'in izlerini Latince'de basit bir diyaloga dönüştüren ve Mass'ten farklı olan bir keşiş tarafından yapıldı, çünkü basit olmasına rağmen başkalarını oynama eylemini dönemi tiyatro yazarları kimlerdir?Cumhuriyet Dönemi Tiyatro Oyun Yazarları ve Eserleriİbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci1874-1935 … Musahipzade Celal 1868-1959 … Faruk Nafiz Çamlıbel 1898-1973 … Vedat Nedim Tör 1897-1985 … Reşat Nuri Güntekin 1889-1956 … Cevdet Kudret Solok 1907-1992 … Halit Fahri Ozansoy 1891-1971Moliere kaçıncı yy?MolièreJean-Baptiste PoquelinTakma adMolièreMeslekOyun yazarıMilliyetFransızDönem1645-1673Moliere neyin temsilcisi?Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri. d. 15 Ocak 1622, Paris – ö. 17 Şubat 1673, Paris, Fransa. Ülkesinin en önemli komedi yazarı olan Fransız oyun yazarı ve 16 yüzyılda tiyatro alanında eser vermiş midir?Le Cid'e yöneltilen eleştirilerden etkilendiği anlaşılan Corneille, üç yıl oyun yazmadı. 1640'ta sahnelenen Horace Horatius ve 1641'de sahnelenen Cinna ya da tam adıyla Cinna, ou La Clemence d'Auguste Cinna ya da Augustus'un Merhameti , adlı oyunlarıyla yeniden tiyatroya döndü.
16 yüzyılda tiyatro alanında eser veren yazarlar