A+ A-. 20 Temmuz 1974 tarihinde başlayan Kıbrıs Barış Harekatı'nda bulunan Eskişehirli gaziler o günleri anlattı. Kıbrıs'taki Rumlar, Yunanistan'ın da desteğiyle, 1963-1974 yılları 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın gazileri o günleri anlattı Kıbrıs gazisi Yılmaz Bora:- "Türkiye'nin 20 Temmuz 1974 müdahalesi, Kıbrıs'ın tümüne barış ve huzur getirdi. Harekat yapılmasıydı Kıbrıs Türkü katledilecekti, tek bir Türk kalmayacaktı, aynı Girit misali"- Kıbrıs Gazisi Mesut Günsev:- "Harekatla Kuzey Üzerinden geçen 48 yılın ardından Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs Türkleri için adada varoluş ve özgürlüğün günü olarak tarihe geçti. Harekâta katılan gazi Ahmet Aşır Genelkurmay Başkanlığı, Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan gazileri 31 yıl sonra tekrar o günlere götürdü. 20 kişilik heyetin ziyaretinde öncelik şehitlikler oldu. Kaymakamlığın töreninde gazilere büyük ayıp! Muğla Marmaris’te, Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan 51 gaziye ‘Madalya ve Beratı Tevcih Töreni’ yapıldı. Törende, Türk Bayrağının yanına Atatürk fotoğrafının konmaması krize neden oldu. Törende yapılan dua ve konuşmalarda Atatürk, Bülent Ecevit ve Rauf Denktaş cash. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin TSK Kıbrıs Türk halkına yönelik Yunan baskı ve zulmünü durdurmak ve adada barışı tesis etmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te yürüttüğü Kıbrıs Barış Harekatı’nın gazileri, harekâtla ada ve adanın harekatını gerçekleştirdiklerini söyledi. Kıbrıslı Türkler barışa ve özgürlüğe kavuştu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin KKTC Taşkent köyünde yaşayan gaziler Besim Faruk Can ve Ömer Özyıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 48 yıl önceki Kıbrıs Barış Harekatı ve teröre karşı yürütülen mücadeleye ilişkin değerlendirmelerini aktardı. Türkiye’nin desteğiyle Yunanlılar. Can, operasyondan hemen önce Rumların Kıbrıs’ta 15 Temmuz 1974’te darbe yaptığını ve bu süreden sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini hatırlattı. Darbeden sonra Rumların Türklere saldırmaya başladığını anlatan Can, Türklerin köylerinin ve silahlarının Rumlar tarafından alındığını, Taşkent köyünün Birleşmiş Milletler barış güçlerinin kontrolüne teslim edildiğini söyledi. “Yunanlılar bir süre sonra üzerimize ateş açtılar, silahımız olmadığı için cevap veremedik, Rumlar biraz rahatladı. bir Rum okuluna götürdüler ve sonra onları esir kampına götürülmek üzere otobüslere Ağustos 1974’te bunlar oldu ve 15’inde bu insanları tamamen savaşı kaybedeceklerini anlayınca, insanlarımızı katliam çukurlarına gömdüler” dedi. Dönem boyunca korku içinde günler geçirdiklerini kaydeden Can, Rumların köylerde kalan Türk kadınlarını taciz ve zulm ettiğini söyledi. “Yakın ailemden sekiz şehit var, babam da şehit oldu. Türkiye’nin 1974’te gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra adaya barış geldi. Barış sadece Türklere değil Rumlara da geldi. buraya inmeseydi Kıbrıs’taki Türklük ortadan kalkacaktı ve Rumların amacı da müdahalesinin üzerinden yaklaşık 50 yıl geçti ve bu süreçte kimsenin burnu yüzden Türk askeri adada kalmalı. Türk askerinin adada kalması bizim için bir garantidir” dedi. Can, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün daha kalıcı ve barışçıl olacağına inandığını belirterek, “Kıbrıs’ta federal bir çözümü desteklemiyorum. İki halk bir arada yaşarsa felaket olur. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar bir arada yaşasınlar. 50 yıldır Rumlar güneyde, biz kuzeyde yaşıyoruz ve hiçbir sorun çıkmadı.” Özyıldırım, Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde Türklerin çok kötü koşullarda yaşadıklarını, hatta dışarı çıkarken tedirgin olduklarını söyledi. “1963-1974 yılları arasında Rumlar köyümüzden insanları alıp öldürdüler. Dışarı çıkmaya korktuk. Operasyondan hemen önce silahlarımızı Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne teslim ettik ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü tüm silahlarımızı verdi. Bu yüzden Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne, Amerika Birleşik Devletleri’ne veya NATO’ya asla güvenmem, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ne askeri adada kalsın, ayrılırlarsa biz bittik’ demektir. .’ Ameliyattan sonra büyük bir rahatlama oldu.” Operasyon öncesinde Rumların köydeki Türk erkeklerini esir kampına götürmek için toplandığını hatırlatan Özyıldırım, Rumlara güvenmediğini ve yakalanmaktansa ölümü göze alarak dağlara kaçtığını belirtti. Özyıldırım, Rumların kendilerine teslim olan Taşkentlileri bir süre sonra katlettiklerini ve esir kampına gittiklerini söyledi. Operasyonun ardından güneyden kuzeye göç ettiklerini anlatan Özyıldırım, çok yardımsever bir insan olan KKTC’nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın kendilerine yardım ettiğini söyledi. “Kıbrıs’ta iki devletli çözümü destekliyoruz ama federasyon asla. Hiçbir millete güvenmiyoruz, Türkiye bizi burada yalnız bırakmamalı. Dört torunum var ve onlara yaşadıklarımı bıkmadan usanmadan anlatıyorum. Halk ve çocuklar Bunu da bilmeli” dedi. Kıbrıs, Birleşmiş Milletler’in kapsamlı bir çözüme ulaşmak için yürüttüğü bir dizi diplomatik çabaya rağmen, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında on yıllardır süren bir anlaşmazlığın batağına saplanmış durumda. 1960’ların başında başlayan etnik saldırılar, Kıbrıslı Türkleri güvenlikleri için yerleşim bölgelerine çekilmeye zorladı. 1974’te Yunanistan’ın ilhakını amaçlayan bir Kıbrıslı Rum darbesi, Kıbrıslı Türkleri zulüm ve şiddetten korumak için garantör güç olarak Türkiye’nin askeri müdahalesine yol açtı. Sonuç olarak, KKTC 1983 yılında kurulmuştur. Son yıllarda, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın himayesinde İsviçre’de başarısız bir 2017 girişimi de dahil olmak üzere, inişli çıkışlı bir barış süreci gördü. Kıbrıs Rum yönetimi 2004 yılında Avrupa Birliği’ne girdi, aynı yıl Kıbrıslı Rumlar, uzun süredir devam eden anlaşmazlığı sona erdirmek için Birleşmiş Milletler’in Annan Planı’nı engelledi. Bugün Türk tarafı, adada iki devletin eşit egemenliğine dayalı bir çözümü desteklemektedir. Yunan tarafı ise Yunan hegemonyasına dayalı federal bir çözüm istiyor. Kıbrıs'ta Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak ve Ada'ya barışı getirmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri TSK tarafından 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın gazileri, harekatın Ada'ya ve Kıbrıs Türklerine huzur ve özgürlük getirdiğini söyledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti KKTC Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği üyeleri ile Kıbrıs gazileri Yaşar Gevrek, Ersoy Taluğ ile eşi Jale Taluğ, üzerinden 47 yıl geçen Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili AA muhabirine açıklamalarda Türk Silahlı Kuvvetlerinin TSK Rumların baskı ve zulmüne son vermek ve Ada’da barış ve huzuru tesis etmek amacıyla 20 Temmuz 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’nın gazileri, harekatın Ada’ya barış ve huzur getirdiğini, Kıbrıslı Türklerin de can güvenliğini sağladığını Barış Harekatı gazileri Yılmaz Bora ve Mesut Günsev, o günlerde yaşananlar ve tanık olduklarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde Mukavemet Teşkilatı TMT Mücahitler Derneği Başkanı ve Kıbrıs gazisi Yılmaz Bora, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki eşit halka dayalı olarak 16 Ağustos 1960’da kurulduğunu, o tarihte Türk alaylarının Ada’ya ayak bastığını ifade “Gerek biz gerekse ana vatanımız Türkiye, bu cumhuriyeti büyük bir heyecanla karşıladık ama ilk günden Makarios’un Kıbrıs Cumhuriyeti bizim için Enosis’e bir basamaktır.’ dediği andan itibaren her şey altüst oldu.” diye 21 Aralık 1963’te, 48 saatte Kıbrıs Türkü’nü yok etmeyi ve Kıbrıs’ın tümünü kontrol altına almayı planladıkları Akritas Planı’nı uygulamaya koyduklarını söyleyen Bora, bunun üzerine Kıbrıs Türk halkının 7’den 70’e direnmeye başladığının altını başlayan saldırıların Ada geneline yayıldığını ifade eden Bora, Kıbrıs Türk halkının katliamlara karşı TMT önderliğinde, bir bütün olarak direndiğini kaydetti.“RUMLAR 11 YIL BİZE BEKLEDİM DE GELMEDİN.’ ŞARKISINI DİNLETTİ” Bora, şöyle devam etti“Kıbrıs Türk halkı, 11 yıl toplam 3 kilometrelik alana sıkıştırıldı. Ana vatan Türkiye’nin Kızılayın gönderdiği yardımlarla ayakta durmaya çalıştı. Kıbrıslı Türkler, 11 yılda hiçbir şart altında maneviyatını bozmadı, karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmadı ve direndi çünkü büyük Türk ulusunu daima yanı başında bildi. Rumlar 11 yıl bize Bekledim de gelmedin.’ şarkısını hoparlörlerle cephelerde dinletti ve direnme gücünü yıkmaya çalıştı ama başaramadı.”Türkiye’nin bu 11 yılda defalarca garantör ülkeler ve Birleşmiş Milletleri BM uyardığını ama hiçbir taraftan cevap gelmediğini belirten Bora, Rumların 15 Temmuz 1974’te ikinci bir soykırımı hedefleyen İfestos Planı’nı uygulamaya koyduğunu 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’daki cuntanın Makarios’a darbe yaptığını ve Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan etmesiyle garantör Türkiye’nin, Yunanistan ve İngiltere ile müzakerelere başladığını bildirdi.– “KIBRIS TÜRK HALKININ BEKLEDİĞİ KUZEYDEN ZAFER GÜNEŞİ DOĞMUŞ OLDU”Müzakerelerden cevap gelmediğini kaydeden Bora, şunları anlattı“TSK 20 Temmuz sabahı Ada’ya çıktı ve çıktıktan sonra da garantör ülkelere anayasal düzenin yeniden tesisi için çağrı yaptı ancak karşılık bulmadı. Rumlar kaçmaya başladı, 21-22 Temmuz’da Beşparmak Dağları geçildi, Lefkoşa ile irtibat kuruldu. Daha sonra Lefke ve Mağusa’ya yöneldi. Kıbrıs Türk halkının beklediği kuzeyden zafer güneşi doğmuş oldu.”Harekat sırasında Yeşilırmak’ta görevli olduğunu söyleyen, 15 Temmuz’da Rumların müdahalesinin ardından cephede görev aldıklarını barışı korumakla görevli olan BM Barış Gücü yetkililerinin 11 yıl boyunca Kıbrıslı Türkleri tehdit ettiğini ifade eden Bora, şöyle devam etti“Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 müdahalesi Kıbrıs’ın tümüne barış ve huzur getirdi, Rumları da bir iç kavgadan kurtardı. 52 yıldır aranan ve bulunamayan Kıbrıs’ın gerçekleriyle bağdaşan çözümü de getirdi ve iki ayrı devletin oluşmasına zemin hazırladı. Harekat eğer yapılmasıydı Kıbrıs Türkü katledilecekti, tek bir Türk kalmayacaktı, aynı Girit misali. Bizim, ana vatanımızın desteğiyle KKTC’nin sonsuza kadar yaşayacağına inancımız tamdır. ”– “TÜRK ORDUSU, ÇOK ZOR BİR HAREKATI BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRMİŞTİR”Gazi Emekli Amfibi Deniz Piyade Kıdemli Binbaşı Mesut Günsev, 20 Temmuz 1974’ün, asil Kıbrıs Türk halkının direnişinin, Türk ordusu tarafından mühürlenerek özgür toprakların ele geçirilmesinin başlangıç tarihi olduğunu “Türk ordusu, 20 Temmuz 1974 şafağında, dünya tarihinde çok nadir görülen atma, indirme ve çıkarma gibi 3’lü, koordinesi, emir ve komutası çok zor bir harekatı başarıyla gerçekleştirmiştir.” Kıbrıs Barış Harekatı’nın bölümünün 3 günde tamamlandığını aktaran Günsev, çok dar bir alana, büyük miktarda asker, mühimmat ve ikmal malzemesi yığıldığını, Beşparmak Dağlarından da devamlı taciz atışı geldiği için bu alanın genişletilmesi gerektiğini sonra 2’nci Barış Harekatı’nın yapıldığını ve bugünkü sınırların çizildiğini kaydeden Günsev, o zaman deniz piyade üsteğmeni olduğunu dile getirdi.– “20 TEMMUZ SABAHI HASTANEDEN KAÇTIM”Günsev, “Kıbrıs’a ilk adım atan amfibi deniz piyade alayının bir mensubuydum. 20 Temmuz sabahı ilk adımı atmak bana nasip olmadı. Çünkü Mart 1974’te İtalya’da askeri hastanede yatıyordum. 20 Temmuz sabahı hastaneden kaçtım ve maceralarla 1’inci harekatın bitiminden sonra Ada’ya geldim. 2’nci harekata katılma onurunu elde ettim.” yanında, “Harekatla Kuzey Kıbrıs halkı bir vatana sahip oldu. Bu asil halk direndi, ana vatana güvendi ve Mehmetçik ile mücahit omuz omuza çarpıştı.” ifadesini kullanan Günsev, bugün özgür bayrakların aziz şehitler sayesinde dalgalandığını ve ömür boyu dalgalanacağını vurguladı. turkiye nin fasistlerin eline verip agzina zictigi nadir takdir edilesi etkinliklerden. türkiye'nin faşist reallocation'ı yaptığı harekat. 1974de gerceklesen, harekat kismi basarili, ancak daha sonraki politik kismi basarisiz olan olay. uzerinden 27 yil gecmesine ragmen kimse yarin ne olacagini bilememektedir. uzlasma saglanamamasi halinde kibris, turk tarafi da dahil olmak uzere, avrupa birligine alinacak, refah artacak, ve kibrisli turkler de turkiyeye "so long, and thanks for all the fish*" diyecektir. turkiye acele etmezse yine ucun birini alacaktir. askeri teknolojinin, mö 400'lü yıllar seviyesinde seyrediyor olması nedeniyle, çıkartma gemisi yerine, modifiye edilmiş şehir hatları vapuru kullanılan operasyon. bir zamanlar kardeş kardeş yaşayan iki halkın itina ile düşman edildiği, bizim olaya kuzeyden bakanlar sadece "rumlar, türkleri katlediyor" diye bildiğimiz, oysa yaşanan çatışmalar esnasında türklerinde rumlara hatırı sayılır cinayetler işlediği adaya* türkiye'nin yaptığı müdahale...gerek harekat öncesi, gerekse harekat süresince kuzeyde kalan rumların, aynen güneyde kalan türkler gibi öldürüldükleri acı bir gerçek...bana bu harekata katılan kıbrıs türklerinden birinin kendisi kıb-tek'de elektirk mühendisi olarak çalışmaktadır anlattığı tüyler ürpertici bir olay vardı bir rum kadın kucağında çocuğu ile kaçmaya çalışırken durduruluyor ve hem çocuk hem de anne tek bir kurşunla öldürülüyor...bu olaya şahit olduktan sonra uzunca bir süre kendine gelememiş...üstelik biraz daha güneye inip de türklere yapılanları gördükten sonra iyice dağılmış...sonuç itibari ile gelen gideni aratır mı desek, ne desek bilemiyoruz bu harekat için...belki bir kangren yaratıldı, belki başka bir lider olsa idi ecevit yerine daha farklı sonuçlar olurdu vs ama artık konuşmak gereksiz...şimdi çocuklarına ingiltere pasaportu almayı düşünen binlerce türk aile var ve çoğunun reisi bu savaşa katılmış, o acıları yaşamış insanlar...ve bir sonuç daha var ortada, birbirlerinden zorla nefret ettirilmiş iki halk... zamanında oldukça normal gelen bir isim tamlaması olmakla beraber şu hayata dönüş operasyonu rezaletinden sonra kıl edici bir tat vermektedir "semantik olarak".edit en kötü entrimiz olduğundan değerli izleyicilere beyan etmek gerekir ki, son 70 yılda uluslararası hukuk açısından en meşru birkaç işgal eyleminden birisidir. bu garantör devlet olarak harekatı yapabileceği kıbrıs cumhuriyetinin anayasasında yazmaktaydı sonuçta. ve sampson darbesi de müdahale için yeterli şarttı. tek derdim operation iraqi freedom, hayata dönüş vs. gibi abartı bir adlandırma ile bir amaca ulaşılacağının sanılmasıdır. bu harekat esnasında, 21 temmuz günü, genelkurmay'a gelen bir istihbarata göre yunanistan'dan yola çıkan bir filo, kıbrıs'a doğru hareket ediyordu. işin ilginç yanı, bu filodaki gemiler, türk kuvvetlerini şaşırtmak için türk bayrağı çekmişti hatta kendi aralarındaki telsiz konuşmalarını da türkçe durum, o saatlerde abd dışişleri bakanı henry kissinger ile başbakan bülent ecevit arasında geçen telefon konuşmalarına da yansımıştı. kissinger, yunanistan'ın ateşkes istediğini söylüyor ve harekatı durdurması için ecevit'e baskı yapıyordu. ecevit ise yunanistan'ın samimi olmadığını göstermek için "türk bayraklı yunan savaş gemileri" kozunu ortaya sürmüştü. daha sonra henry kissinger anılarını yayımladığında, bu telefon görüşmelerini de açıkladı.telefon görüşmelerinden sonra "türk bayraklı yunan savaş gemileri"ni vurma emri verildi. türk savaş uçakları gemileri vurdu. oysa genelkurmay'a gelen bilgiler yanlıştı. gemiler türk gemileriydi ve dertlerini anlatamadan saldırıya uğramışlardı. tcg kocatepe battı. adatepe ve mareşal çakmak muhripleri ise ağır yara aldı ve ancak ertesi gün mersin'e tcg kocatepe mürettebatından 54 kişi hayatını kaybetti. kurtulanlar, denizde sallar üzerinde yaklaşık bir gün idare ettikten sonra tesadüfen bir israil balıkçı gemisi tarafından kurtarıldı. kurtulanlar arasında tcg kocatepe muhribinin komutanı albay güven erkaya da vardı ve yıllar sonra deniz kuvvetleri komutanı olacaktı. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan muharip gaziler bu yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde KKTC 37'ncisi düzenlenen anma etkinliklerine katıldı. Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve Zeytinburnu Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği etkinlik ile yaklaşık 70 gazi 60 gaziyi götürdü . Gaziler yıllar sonra geldiği yavruvatan KKTC'de tekrar eski günlere döndü. Duygu yüklü anların yaşandığı en önemli merkez anıt mezarlar oldu. Gaziler arkadaşlarının mezarları başında tekrar o yılları hatırladı Kimi silah arkadaşlarının mezar taşları ile hatıra fotoğrafı çektirdi kimi arkadaşlarının isimlerini savaşın ardından tam 37 yıl sonra ilk kez geldiği KKTC'deki anıt mezarlardaki isim lahitlerinde aradı. Fakat içlerinde en büyük sürprizi aynı gemide emir komuta olarak çalışan birbirinden habersiz iki gazi yaşadı. KOCATEPE BULUŞMASI Kıbrıs Barış Harekatı'nda yanlışlık eseri vurulan Kocatepe Gemisi'nden kurtulan iki silah arkadaşı, biri deniz topçu subayı Ahmet Ay, diğeri ise aynı gemide Ay'a bağlı radar eri Azim Özcan. Program kapsamında gittikleri Milli Mücadele Müzesi, adeta iki yabancı gibi duran iki gazinin hiç beklemedikleri bir tesadüfle karşılaşmasına sebep oldu. Gaziler müzede şehitlerin olduğu levhanın önünde tesadüfen yan yana geldi ve arkadaşlarının isimlerini aramaya başladı. Aynı isimleri aradıklarını fark edince, birbirlerine dikkatlice bakıp, bir müddet sonra birbirlerine sarıldılar. Çünkü iki gazi Kocatepe Gemisi'nden aynı filika ile denize atlayıp kurtulan silah arkadaşlarıydı. FİLİMLERİ ARATMAYAN HAYATA TUTUNUŞ SERÜVENLERİ VAR Her ikisi de geminin batması sonucu, denizde 2 gün aç susuz kalmış ve deniz suyu içerek hayatta kalmayı başarmışlardı. Bir film senaryosunu andıran gazilik serüvenlerini paylaşan Ahmet Ay ve Azim Özcan bir İsrail balıkçı gemisi tarafından bulunmuş ve İsrail'in Hayfa limanına götürülerek oradan Türkiye'ye ulaşmışlardı. 'ETLE TIRNAK GİBİYİZ' KKTC Şehit aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Ertan Arslan da savaş sırasında ailesinden 5 şehit verdi. 1974 Harekatı'nda savaştı. Savaşta vuruldu ve 2 kere Türkiye'de tedavi gördü. 1971 yılında Rum komandoları tarafından büyük işkence gördü. “Bizim özgürlüğümüz yoktu. Biz özgürlüğümüze anavatandan dörtgözle beklediğimiz Türk Silahları Kuvvetleri sayesinde kavuştuk” diyen Arslan, savaşın izlerinin hala capcanlı durduğunu söyledi. “Mehmetçikler Mücahidler el ele verip özgürlüğümüze kavuştuk. Kim ne derse desin biz Türkiye'ye bağlıyız. Bizler et ve tırnak gibiyiz” Kıbrıs Gazisi Yıldız Çok iyi bir yerden çıkarma yaptık Kurbani Yıldız ise Sat komandosu olarak harekatta yer aldı. Birgün Poyrazköy'deki birliğinde eve gittiğinde sürpriz bir emirle tekrar Beykoz'daki evinden birliğine geçti. Hazırlıklar yapıldı. Uçaklar harekata doğru yol aldı. Mersine geldiklerinde çıkarma birlikleri ile biraraya geldi. Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan tarafından dualar edilerek uğurlanan birliklerle Kıbrıs'a hareket etti. Çıkarma gemisine Maraşel Fevzi Çakmak muhribi eşlik ediyordu. Rumlar onları gördüğünde ateş etmeye başladılar. Suyun içinde bacaklarının arasından geçen kurşunlar gördü. Bu esnada havanlar yukardan gelmeye başladı. Herşeye rağmen suyun içinde keşfi yaptı ve Mehmetçik için denizde çıkarma yapılacak yerin tespitinde görev aldı. Çıkarma yapılacak alandaki engelleri kaldırdı. Yıldız 37 yıl sonra geldiği KKTC'de zamanını en çok keşif yaptığı yerde geçirdi. 'RUM KIZI BENİ BIRAKIP BM ASKERLERİNE GİTMEDİ' Kıbrıs Barış Harekatı'nda görev alan Zeynep hemşire Türk askerinin yaralarının sarılmasında en ön cephelerde yer aldı. Bir gün Türk askeri kendisine bir Rum kızının bulunduğunu kendisinin ilgilenmesini istedi. Zeynep Süngü 5 yaşındaki Rum çocuğa annelik yaptı. O günleri anlatan Zeynep hemşire “Çocuk feryat figan ağlıyordu. Düşünsenize savaşın ortasında tek başına kalmış anne baba yok ortada. Onu kucağıma aldım sevdim. Bir müddet sonra kızı BM askerine verdik. Kız ağladı BM askerine gitmek istemedi. Askerin kucağında bana ellerini açtı” KIBRISLI TÜRK KADIN BİZİ GÖRÜNCE SEVİNÇTEN AĞLAMAYA BAŞLADI Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan savaş helikopterleri Mersin'den adaya hareket etti. 300 kişilik piyade 30 helikopterle adaya indirme yaptı. Piyada Onbaşı İbrahim Halil Helikopterlerden birinin içerisinde yeralıyordu. Piyade Onbaşı İbrahim Halil Bozdağ 5 metre yükseklikten helikopterden aşağıya atladı ve adada ilerleme yaptı. İlerleme yaptıklarında adada Mehmetçiklerin şehit olduğu alana geldi. Şehitlerin yanına geldiğinde bir askerin elindeki silahı şehit olma anında sımsıkı tutarak şahadete yürüdüğünü gördü. Silahı elinden almak istenildi. Ama olmadı. Devreye İbrahim Halil Bozdağ girdi. Gazi silahı elinden almayı başardı. O anı şöyle anlattı “Elleri ile sımsıkı yapışmıştı silaha. Besmele ile birlikte şehadet getirdi. O esnada elleri gevşedi ve silahı almayı başardık. Gazinin Kıbrıs savaşına ilişkin unutamadığı en büyük fotoğraf karesi ise, Kıbrıs'ta kendisini gören bir Türk bayanına ait. İki çocuğunu yanına alan Kıbrıslı Türk kendisini görünce sevinçten ağlamaya başlayan genç kadının durumunu hala unutamıyor. TRADOS DAĞLARI'NIN ZİRVESİNDEYDİK Mesut Temel Piyade onbaşı olarak Kıbrıs Barış Harekatı'nda görev aldı. Kendi bölüğünde 11 kişi vardı. 6'sı savaşta şehit düştü. Denizden çıkarma ile adaya ulaştı. Yaklaşık 40 kilometre yürüdü. Şimdilerde Rum tarafında kalan Trados dağlarının zirvesine kadar gitti. Birlik makineli tüfek taşıyordu. Tam 11 ay Kıbrıs'ta kaldı. Teskeriyi aldıktan sonra ancak Türkiye'ye dönebildi. Şimdi geriye baktığında en çok üzüldüğü ve hatırına gelen anısı Trados dağlarında arkadaşlarını kaybettiği anlar. Kıbrıs Gazisi şimdi o alanların görebileceği yerlerin Rum Kesimi'nde kalmasından dolayı üzüntü duydu. KAZIM ÖĞRETİCİ ARKADAŞIM YANIMDA ŞEHİT OLDU Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan Kazım Öğretici Yavruvatan KKTC'ye ayak basar basmaz Boğazköy şehitliğine gitti. Harekatta şehit olan arkadaşı Piyade Er Adnan Damar'ın mezarını ziyaret etti. Kendi bölüğündeki arkadaşının mezarı başında duygusal anlar yaşayan Öğretici, hatıra olarak arkadaşının mezarı başında hatıra fotoğrafı çektirdi. İstanbul'da elektrik kesintisi Eyüp, Şişli, Fatih, Sarıyer ve Bahçelievler'de değişik gün ve saatlerde elektrik kesintisi uygulanacak. Boğaziçi Elektrik Dağıtım yapılan açıklamaya göre, 31 Temmuz'da Fatih'te, 1-3 Ağustos'ta Bahçelievler'de, 2 Ağustos'ta Sarıyer'de, 2 Ağustos'ta Şişli'de elektrikler kesik olacak.

kıbrıs barış harekatı gazileri isimleri